Esas No: 2014/4831
Karar No: 2014/4831
Karar Tarihi: 23/11/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ERTUĞRUL TANAY BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/4831) |
|
Karar Tarihi: 23/11/2016 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
İsmail Emrah
PERDECİOĞLU |
Başvurucu |
: |
Ertuğrul
TANAY |
Vekili |
: |
Av. Yakup
GÜL |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
i. İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinde Yürütülen
Yargılama
8. Başvurucu, görevli memura müessir fiil ve mala zarar verme şuçlarını işlediği iddiasıyla 24/12/2003 tarihinde kolluk
kuvvetlerince yakalanmış ve hakkında anılan suçlardan kamu davası açılmıştır.
İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/10/2007 tarihli kararıyla başvurucunun
görevli memura müessir fiil suçundan adli para cezasıyla cezalandırılmasına
karar verilmiş, temyiz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince karar bozulmuş,
bozmaya uyularak yürütülen yargılamada İlk Derece Mahkemesinin 8/4/2010 tarihli
kararı ile başvurucu hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş,
başvurucu tarafından bu karara karşı temyiz talebinde bulunulmuş ancak bu talep
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itiraza tabii olduğundan itiraz
incelemesi olarak değerlendirilerek 3/8/2010 tarihinde reddedilmiş, bu karar
2/9/2010 tarihinde kesinleşmiştir.
9. Başvurucu itirazın reddi kararına karşı yaptığı temyiz istemi
İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmemiş, bu karara karşı temyiz
talepli başvuru da Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 15/11/2012 tarihli ilamı ile
reddedilmiştir.
ii. İzmir 4. İş Mahkemesinde Yürütülen Yargılama
10. Başvurucu tarafından 29/1/2004 tarihinde İzmir 4. İş
Mahkemesinde açılan işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davasında İlk
Derece Mahkemesinin 31/3/2014 tarihli kararı ile kısmen kabul hükmü kurulmuş,
temyiz incelemesi sonucu karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 19/3/2015 tarihli
ilamı ile bozulmuş, bozma üzerine dava dosyası İzmir 4. İş Mahkemesinde tekrar
incelenerek 9/11/2015 tarihinde dava kısmen kabul edilmiş, dosya üzerindeki
temyiz incelemesi henüz sonuçlanmamıştır.
iii. İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde Yürütülen
Yargılama Yönünden
11. Başvurucu
aleyhine 22/12/2008 tarihinde İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan
yaralamaya sebep olma nedeniyle tazminat davasında 28/11/2013 tarihli karar ile
davanın kısmen kabulüne hükmedilmiş, bu karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin
25/6/2015 tarihli ilamı ile bozulmuş, bozma üzerine dava dosyası İzmir 8.
Asliye Hukuk Mahkemesinde tekrar incelenerek 3/11/2015 tarihinde davanın kısmen
kabulüne hükmedilmiş, bu hüküm Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 23/6/2016 tarihinde
onanmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 23/11/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
13. Başvurucu, yargılamaların uzun sürmesi ve uzun yargılama
süreleri nedeniyle başvurabileceği bir iç hukuk yolunun bulunmaması
nedenleriyle makul sürede yargılanma hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal
edildiği iddiasında bulunmuştur.
14. Başvurucunun etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiası
başvurucunun başvurabileceği bir iç hukuk yolu olarak Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunma imkânının sağlandığı dikkate alınarak makul sürede
yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
A. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
i. İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinde Yürütülen
Yargılama Yönünden
15. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012,
§ 17).
16. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarında
tüketilmesi gereken son başvuru yolu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
231. maddesinin 12. fıkrasına göre itiraz olup itiraz üzerine verilen kararın
ardından ortaya konulan taleplerin bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi
bir etkisi bulunmamaktadır (Menduh Ataç, B. No: 2013/1751, 13/6/2013, § 16).
17. Somut olayda başvurucu, hakkında verilen hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı temyiz talebinde bulunmuş ancak
bu karara karşı itiraz yolu açık olduğundan söz konusu talep itiraz olarak
değerlendirilip reddedilmiş, ret kararı ise Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisi dışında kalan 2/9/2010 tarihinde kesinleşmiş ve yargılama
süreci sona ermiştir.
18. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı olan 23/9/2012 tarihinden önce sona eren yargılama sürecinin
bireysel başvuruya konu edilmesi mümkün olmamaktadır.
19. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. İzmir 4. İş Mahkemesinde ve İzmir 8. Asliye
Hukuk Mahkemesinde Yürütülen Yargılamalar Yönünden
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar
verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
i. İzmir 4. İş Mahkemesinde Yürütülen Yargılama
Yönünden
21. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemelerinde
açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi
olarak davanın açıldığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak yargılamanın
sona erdiği (Nesrin Kılıç, B.
No:2013/772, 7/11/2013 § 69), yargılaması devam eden davalar yönünden ise
Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Mehmet Salih Ayyıldız, B.
No:2012/397, 17/11/2014, § 25).
22. İş mahkemelerinde görülen davalarda yargılama süresinin
makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç
dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu
ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği
gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin Kılıç,
§§ 57, 58).
23. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık on üç yıllık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
ii.İzmir 8. Asliye Hukuk
Mahkemesinde Yürütülen Yargılama Yönünden
25. Yukarıda belirtilen ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yıl 6
ayı aşan yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
27. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir. …”
28. Başvurucu 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
29. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
30. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya talebi ile bağlı kalınarak net 20.000 TL manevi
tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinde yürütülen yargılama yönünden zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın İzmir 4. İş Mahkemesinde ve İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde
yürütülen yargılamalar yönünden KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. Maddesinde güvence altına alınan makul süre
yargılanma hakkının İzmir 4. İş Mahkemesinde ve İzmir 8. Asliye Hukuk
Mahkemesinde yürütülen yargılamalar yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E.206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Yargıtay 7. Hukuk Dairesine
(E.2016/6900) ve İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2015/371) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
23/11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.