Abaküs Yazılım
Genel Kurul
Esas No: 2014/10257
Karar No: 2014/10257
Karar Tarihi: 30/11/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

BEJDAR RO AMED BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2014/10257)

 

Karar Tarihi: 30/11/2017

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

 

Başkanvekili

:

Burhan ÜSTÜN

Başkanvekili

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Serruh KALELİ

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Yunus HEPER

Başvurucu

:

Bejdar Ro AMED

Vekili

:

Av. Mesut BEŞTAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda olan hükümlüye gönderilen fotokopi dokümanların ceza infaz kurumu idaresince sakıncalı bulunarak hükümlüye verilmemesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 16/6/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

8. İkinci Bölüm tarafından 21/11/2017 tarihinde yapılan toplantıda, niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görülen başvurunun Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

10. Başvurucu başvuru tarihinde, Türkçe adı Kürdistan İşçi Partisi olan silahlı terör örgütü PKK"ya üye olmak suçundan Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunmaktadır.

11. Ceza İnfaz Kurumu idaresi 26/2/2014 tarihinde başvurucuya gelen ve fotokopi kâğıtların birbirine tel zımbayla tutturulması ile kitap hâline getirilmiş oldukça iptidai yedi adet dokümanı başvurucuya vermeyerek incelenmek üzere Samsun İl Emniyet Müdürlüğüne göndermiştir.Dokümanlar şunlardır:

i. Kapak kısmında Özgürlük Sosyolojisi, Sosyal Bilimler Akademisi Yayınları ibaresi bulunan, 168 sayfalık, fotokopiden çoğaltılarak ve karton defter kabıyla elde ciltlenmiş kitap,

ii. Toplum Mühendisliği ve Teknokrasi başlıklı 198 sayfa, fotokopiden çoğaltılmış ve şeffaf defter kabıyla elde ciltlenmiş doküman,

iii. Kitap fıhristinin başında Ortadoğu"da Uygarlık Krizi ve Demokratik Uygarlık Çözümü yazılı, 3. sayfadan başlayıp, 198. sayfada son bulan, fotokopiden çoğaltılarak ve karton takvim yaprağıyla elde ciltlenmişdoküman,

iv. Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunmak) başlıklı, 255 sayfa, fotokopiden çoğaltılarak ve şeffaf kitap kabıyla elde ciltlenmiş döküman,

v. Fotokopiden çoğaltılmış ve naylon iplikle dikmek suretiyle, sayfa sırası sağdan sola doğru ciltlenmiş, 120 sayfa, giriş kısmında "kapitalist sisteme karşı savunmamı geliştirirken yapmam gereken .... " yazı ibaresi bulunan isimsiz doküman,

vi. Yöntem ve Hakikat Rejimi Üzerine başlıklı, 112 sayfa, fotokopiden çoğaltılarak ve karton defter kabıyla elde ciltlenmiş doküman,

vii. Demokrasi başlıklı, 189 sayfa, fotokopiden çoğaltılarak ve sarı renk ince karton ile ciltlenerek kitaba dönüştürülmüş doküman.

12. Emniyet Müdürlüğünün 7/4/2014 tarihli tutanağında fotokopi dokümanların bir kısmının yasaklanan yayınlara ait olduğu; bir kısmında ise terör örgütü PKK"nın amaçları, ideolojisi ve yöntemlerine ilişkin bilgilerin yer aldığı ifade edilmiştir.

13. Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) 11/4/2014 tarihli kararı ile bahsi geçen dokümanların başvurucuya verilmemesine karar vermiştir. Eğitim Kurulu, Emniyet Müdürlüğünün 7/4/2014 tarihli tutanağına referans vermekle yetinmiş; başkaca bir gerekçeye yer vermemiştir.

14. Eğitim Kurulu kararına karşı başvurucunun Bafra İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yaptığı şikâyet, İnfaz Hâkimliğinin 16/4/2014 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Kararda Eğitim Kurulunun kararının usul ve yasaya uygun olduğunun belirtilmesi ile yetinilmiş, başkaca bir gerekçeye yer verilmemiştir.

15. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin ret kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Bafra Ağır Ceza Mahkemesi 15/5/2014 tarihli kararında İnfaz Hâkimliğinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir. Bu karar, başvurucuya karar tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucu 16/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

17. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un “Süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı” kenar başlıklı 62. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

“(1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.

...

(3) Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren ... hiçbir yayın hükümlüye verilmez.”

18. 12/7/2005 tarihli Adalet Bakanı oluru ile yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumları Kütüphane ve Kitaplık Yönergesi’ninKuruma kabul edilmeyecek yayınlar” kenar başlıklı 11. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"b) Mahkemelerce yasaklanmamış olsa bile, kurum güvenliğini tehlikeye düşürdüğü ... eğitim kurulu kararıyla tespit edilen, hiçbir yayın kuruma kabul edilmez."

19. 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu"nun geçici 3. maddesi şöyledir:

"31/12/2011 tarihine kadar mahkemeler, yetkili mülki idari amirlikleri ve diğer makamlarca basılı yayınlarla ilgili olarak verilmiş toplatma, yasaklama, dağıtım ve satışın engellenmesi kararları, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde, yetkili ve görevli mahkemeden bu yasaklılığın devamı niteliğinde bir karar alınmamış olması durumunda kendiliğinden hükümsüz hale gelir. Bu tür kararlarla ilgili mevcut bilgi ve deliller kolluk tarafından iki ay içinde yetkili Cumhuriyet başsavcılığına iletilir. Mahkemelerce, bu yönde alınmış olan kararların bir örneği İçişleri Bakanlığına gönderilir."

B. Uluslararası Hukuk

20. Eldeki başvurunun değerlendirilmesi sırasında gözönünde bulundurulan uluslararası hukuk kaynakları için bkz. Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, §§ 17, 18.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 30/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

22. Başvurucu;

i. Başvuruya konu dokümanların kendisine verilmemesinin keyfî olduğunu, derece mahkemelerinin kararlarının gerekçesiz olduğunu ifade etmiştir. Kitapların bir güvenlik sorunu yaratıp yaratmadıklarının Emniyet Müdürlüğü tarafından değil derece mahkemelerince tespit edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

ii. 5187 sayılı Kanun"un geçici 3. maddesi uyarınca 31/12/2011 tarihine kadar verilen yasaklama kararlarının kaldırıldığını, dokümanların bazılarının hakkında mahkemelerce yasaklama kararı verilmemiş yayınlardan çoğaltıldığını, bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiğini ileri sürmüştür.

iii. Dokümanlarda şiddet, silahlı karşı koyma ve isyan çağrısı bulunmadığını, devlet sistemine eleştiriler ile devletin aslında nasıl örgütlenmesi gerektiğine ilişkin fikirlerin yer aldığını, bu sebeple de dokümanların yasaklanmasının ve kendisine verilmemesinin demokratik bir toplumda gerekli olamayacağını savunmuştur.

iv. Anayasa"nın 26. maddesinin ihlal edildiğini belirterek ihlalin tespit edilmesi ile tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

23. Bakanlık görüşünde ceza infaz kurumuna kapatılmış kişilerin bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüklerinin bulunduğunun tartışmasız olduğu, bununla birlikte ceza infaz kurumlarında suçun önlenmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması amacıyla bu kişilerin bazı kısıtlamalara tabi tutulabilecekleri ifade edilmiştir. Dolayısıyla Bakanlık, somut başvuruya ilişkin kısıtlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve hedeflenen meşru amaçlarla orantılı olduğunu savunmaktadır.

B. Değerlendirme

24. Anayasa’nın 26. maddesi şöyledir:

“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...

Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

26. Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olan başvurucuya gönderilen dokümanların ona verilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğü ve dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturduğu kabul edilmiştir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

27. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:

Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

28. Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

i. Kanunilik

29. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun’un 62. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.

ii. Meşru Amaç

30. Başvuruya konu dokümanlar, Ceza İnfaz Kurumunun düzeninin ve güvenliğinin sağlanması ve suçun önlemesi amacıyla başvurucuya verilmemiştir. Anılan müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.

iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük

(1) Genel İlkeler

(a) Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri Kavramı

31. “Demokratik toplum düzeninin gerekleri” kavramı; ifade özgürlüğü üzerindeki sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmasını, başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendini göstermesini gerektirmektedir. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir. Buna göre sınırlayıcı tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da başvurulabilecek en son çare niteliğinde değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).

(b)Mahpusların İfade Özgürlüğü

32. Mevcut başvurunun özelliklerinden biri başvurucunun yüksek güvenlikli bir ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunmasıdır. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa"da korunan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65; Hüseyin Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; Ahmet Temiz (6), § 33).

33. Anayasa"nın 26. maddesinin birinci fıkrasında ifade özgürlüğüne herkesin sahip olduğu belirtilmiş, bunun sonucu olarak da Anayasa Mahkemesi pek çok kararında hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de Anayasa"nın koruması altında olduğunu vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi, hükümlü ve tutukluların süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesinin bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altında bulunduğuna karar vermiştir (Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015,§ 43; Hüseyin Sürensoy, § 44; İbrahim Bilmez, B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Ahmet Temiz (6), § 34).

(c)Terör ve İfade Özgürlüğü

34. Demokratik bir toplumda terörle mücadele politikaları, başta ifade özgürlüğü olmak üzere insan haklarının korunması gereğine uyumlu olarak yürütülmelidir.Özellikle terörle bağlantılı hususlarda bilgi ve fikirlerin sağlıklı paylaşımı ancak ifade özgürlüğünün tam olarak korunması ile mümkün olabilecektir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi -Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadına atıfla- pek çok kararında ifade özgürlüğünün sadece devlet organları veya toplumun çoğunluğu tarafından memnuniyetle karşılanan veya zararsız, ilgilenmeye değmez ve önemsiz görülen “düşünceler” için değil çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin doğasında bulunan bir gereklilik olarak devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden, saldırgan, şok edici, rahatsızlık veren haber ve düşünceler için de uygulanabilir olduğunu vurgulamıştır (Abdullah Öcalan [GK], B. No: 2013/409, 25/6/2014,§ 95;Bejdar Ro Amed, B. No: 2013/7363, 16/4/2015, §§ 62, 63; Kamuran Reşit Bekir, §§ 45, 61).

35. İfade özgürlüğünün korunmasının önemli bireysel ve derin toplumsal sonuçları bulunmaktadır. Bu sebeple kişinin hakkı ile toplumun çıkarı arasında ve dolayısıyla terörle bağlantılı meselelerde kişinin temel ifade özgürlüğü ile demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendisini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında bir denge kurulması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte her durumda kamu gücünü kullanan organların bilhassa siyasi fikirlerin değerlendirilmesi gerektiği durumlarda "terör" nitelendirmesinin kötüye kullanımına karşı dikkatli olmaları özgürlüklerin korunması açısından hayatidir.

36. Mevcut başvuruya benzer olaylarda kamu gücünü kullanan organların ve mahkemelerin görevi, somut olayın koşullarında hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğü ile ceza infaz kurumunun güvenliğinin, disiplininin, düzeninin sağlanması ve mahkûmun ıslahı ihtiyacı arasında adil bir denge sağlanıp sağlanmadığını değerlendirmektedir.

(d) Ceza İnfaz Kurumunun Güvenliği

37. Mevcut başvurudaki gibi ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerde söz konusu olan ceza infaz kurumunun güvenliği, disiplini ve düzeni ise derece mahkemelerinin dava konusu ifadelerin ceza infaz kurumunun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, kamu görevlilerini hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip içermediğini değerlendirmeleri gerekir (Bejdar Ro Amed, § 80; idare ve derece mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapılmaması nedeniyle ihlal sonucuna ulaşılan bir karar için bkz. Kamuran Reşit Bekir, § 73; derece mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapıldığının tespit edildiği bir karar için bkz. Ahmet Temiz (6), §§ 39-44).

38. Ceza infaz kurumu idarelerinin ve derece mahkemelerinin benzer davalarda, terörle mücadele ile ilgili zorlukları ve buna bağlı koşulları gözönüne almaları gerekir. Olağan zamanlardan farklı olarak tansiyonun yükseldiği ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin söz konusu olduğu kimi durumlarda, idarece durumun gerektirdiği tedbirlerin alınması normal karşılanmalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda güvenliği sağlamak amacıyla ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin demokratik toplumda gerekli olduğu kabul edilebilir (Ahmet Temiz (6), § 43).

(e) Mahkûmun Islahı

39. Bir hapis cezasının veya özgürlükten yoksun bırakan benzer bir yaptırımın amacı ve meşruiyeti toplumu suça karşı korumaktır. Böyle bir amaç özgürlükten yoksun kaldığı dönemin -mümkün olduğu kadar- mahkûmun toplum içine geri döndüğü zaman hukuka saygı gösterme ve yaşamını kendi kendine sürdürebilme isteğini ve yeteneğini kazandırmak için kullanılmış olması hâlinde gerçekleşebilir. Dolayısıyla ceza infaz kurumlarındaki kimi zorunlulukların veya kısıtlamaların mahkûmların ıslahı ile de doğrudan bağlantısı olduğu açıktır. Islah ile bağlantılı olarak mahkûmların kendilerini geliştirici ve eğitici yeterli sayıda kitap, gazete, dergi veya diğer yayınları okumaları, radyo dinlemeleri, konferansları veya ceza infaz kurum idaresinin çıkardığı veya denetlediği benzeri araçları izlemeleri sağlanarak düzenli olarak bilgi ve haberlere erişmeleri sağlanmalıdır.

40. Buradan çıkan sonuca göre ceza infaz kurumuna kapatılmış bir suçlunun toplum içine döndüğü zaman hukuk içinde kalarak olağan toplumsal yaşamın bir parçası olmasına mâni olacağı, başka bir deyişle ıslahını güçleştireceği değerlendirilen bilgi ve haber kaynaklarına erişimi koşullara göre sınırlandırılabilir. Böyle bir değerlendirme için her mahkûmun toplumsal geçmişi ve suç sicili, entelektüel kapasitesi ve kabiliyeti, şahsi tabiatı, hapis cezasının süresi ve tahliye edildikten sonrası için beklentileri dikkate alınmalıdır.

(f) Takdir Payı

41. Terör örgütleriyle veya terör faaliyetleriyle ilişkili olduğu değerlendirilenyazılı bir metnin kişilerin ve ceza infaz kurumunun güvenliğine zarar verme ihtimalinin tespit edilmesinde ilk elden bilgiye sahip ceza infaz kurumu yetkililerinin ve derece mahkemelerinin daha geniş takdir payı bulunduğunda şüphe yoktur (Benzer durumlarda ceza infaz kurumu yetkililerinin takdir payına ilişkin değerlendirmeler için bkz. Özkan Kart, B. No: 2013/1821, 5/11/2014, § 51; Ahmet Temiz (6), § 41).

42. Anayasa Mahkemesi, bahsi geçen doküman gibi yazılı metinlerin bütünüyle ele alındığında özel bir kişiye, kamu görevlilerine veya halkın belirli bir kesimine karşı şiddete teşvik edip etmediğinin belirlenmesi için metinlerde kullanılan terimlerin ve hangi bağlamda yazıldığının dikkate alınmasının uygun olacağını her zaman vurgulamıştır (Abdullah Öcalan, § 100; Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 100).

(g) Ölçülülük

43. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın -demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte- temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının da incelenmesi gerekir. Bu sebeple ifade özgürlüğü alanında getirilen müdahalelerde; hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir (AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Kamuran Reşit Bekir, §§ 44, 63;Bekir Coşkun, §§ 53, 54; ölçülülük ilkesine ilişkin açıklamalar için ayrıca bkz. Abdullah Öcalan, §§ 96-98; Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 84; Tansel Çölaşan, §§ 54, 55;Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72).

44. Aynı şekilde orada bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilmesi mümkün ise de böyle bir durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik yapılacak herhangi bir sınırlandırmanın ölçülü olması gerekir (Kamuran Reşit Bekir, § 44; Hüseyin Sürensoy, § 45). Dolayısıyla ceza infaz kurumlarındaki disiplin ve düzenin sebatla sürdürülmesi gerekmekle birlikte hapishane güvenliğinin ve topluluk yaşamının huzuru ile mahkûmun ıslahı için gerekli olandan daha fazla kısıtlama yapılamaz.

45. Bu bağlamda yayının tümüne mi yoksa bir kısmına mı müdahale edildiği ve eğer yayın süreli ise başvurucunun yayının sonraki sayılarına erişimine herhangi bir müdahalede bulunulup bulunulmadığı değerlendirilmelidir. Başka bir deyişle sınırlamanın, güdülen kamu yararı amacını gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığı değerlendirilmelidir (Ahmet Temiz (6), § 44).

(h)İfade Özgürlüğüne Yapılan Müdahalenin Gerekçesi

46. Başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni, müdahaleye neden olan idarenin ve derece mahkemelerinin kararlarında dayandıkları gerekçelerin, ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından “demokratik toplum düzeninin gereklerine” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Bekir Coşkun, § 56; Abdullah Öcalan 98; Tansel Çölaşan § 56; Ahmet Temiz (6), § 36). İfade özgürlüğüne gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahaleler Anayasa"nın 26. maddesini ihlal edecektir.

(2) Derece Mahkemelerinin ve Kamu Gücünü Kullanan Diğer Organların Süreli veya Süresiz Bir Yayının Mahpusa Verilmemesi Biçimindeki Müdahalelerinde Gözetmeleri Gereken Hususlar

47. Anayasa Mahkemesinin rolü, başvuruya konu müdahalenin olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesine dayanılarak yapıldığının ve keyfî olmadığının denetlenmesini kapsar. Dolayısıyla böyle bir denetim derece mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olup olmadığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyması ile bağlantılıdır (bkz. § 46).

48. Mevcut başvuruya benzer şikâyetlerde derece mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların gerekçelerinin ilgili ve yeterli sayılabilmesi için kararlarda bulunması gereken, bir kısmı yukarıda da sayılan (bkz. §§ 31-46) ve benzer başvuruların koşullarına göre değişebilecek unsurlar şu şekilde sıralanabilir:

i. Başvurucunun hangi suçtan dolayı hangi tür ceza infaz kurumunda bulunduğu ve başvurucunun bulunduğu ceza infaz kurumunun ve işlediği suçun söz konusu tedbirin alınmasında bir etkisinin bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir (bkz. § 37).

ii. Bir yayının tümünün veya bir kısmının mahkûma verilmemesi şeklindeki kısıtlamanın mahkûmun ıslahı ile bağlantısı var ise yayının içeriği ile mahkûmun ıslahı arasındaki ilişkinin tam olarak gösterilmesi gerekir (bkz. §§ 39, 40).

iii. Her mahpusun toplumsal geçmişi ve suç sicili, entelektüel kapasitesi ve kabiliyeti, şahsi tabiatı, hapis cezasının süresi ve tahliye edildikten sonrası için beklentileri dikkate alınmalıdır (bkz. § 40).

iv. Bu bağlamda söz konusu yayınların terör suçlarından mahpus olan kişilerin iddia edilen zulümlerin sorumlusu olarak gördükleri kişilere veya devlete karşı daha fazla şiddete yönelmelerine sebebiyet verip vermediği değerlendirilmelidir (bkz. § 40).

v. Mahpusa verilmeyen süreli veya süresiz yayının cinsi, içeriği, yayımlayanı ve sorunlu görülen kısımların hangileri olduğu belirtilmeli ve mahpusa verilmesi sakıncalı bulunan kısımların detaylı analizi yapılmalıdır.

vi. Böyle bir analizin yapılabilmesi için eğer söz konusu yayının terör örgütleriyle veya terör faaliyetlerinin meşru gösterilmesiyle bir ilişkisi varsa mahpusun ifade özgürlüğü ile demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendisini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında denge kurulmalıdır (bkz. § 35).

vii. Zikredilen dengelemenin yapılabilmesi için;

- Müdahaleye konu yayının bütünüyle ele alındığında özel bir kişiyi, kamu görevlilerini, halkın belirli bir kesimini veya devleti hedef gösterip göstermediğinin, onlara karşı şiddete teşvik edip etmediğinin (bkz. § 37),

- Bireylerin fiziksel şiddet tehlikesine maruz bırakılıp bırakılmadığının, bireylere karşı nefreti alevlendirip alevlendirmediğinin (bkz. § 37),

- Yayında iletilen mesajda şiddete başvurmanın gerekli ve haklı bir önlem olduğunun ileri sürülüp sürülmediğinin,

- Şiddetin yüceltilip yüceltilmediğinin, kişileri nefrete, intikam almaya, silahlı direnişe tahrik edip etmediğinin,

- Suçlamalara yer vererek veya nefret uyandırarak ülkenin bir kısmında veya tamamında daha fazla şiddete sebebiyet verip vermeyeceğinin,

- Söz konusu yayında yer alan ifadelerin ceza infaz kurumunun güvenliğini, disiplinini ve düzenini tehlikeye düşürüp düşürmediğinin,

- Terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olup olmadığının (bkz. § 37),

-Kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip içermediğinin (bkz. § 37),

- Yayın tarihinde veya mahpusa verilmesinin istendiği sırada ülkenin bir kısmında veya tamamında çatışmaların yoğunluk derecesi ile ceza infaz kurumunda ve ülkedeki tansiyonun yükseklik derecesinin yayının mahpusa verilmesine etki edip etmediğinin (bkz. § 38),

- Karara konu sınırlayıcı tedbirin demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olup olmadığının ve tedbirin başvurulabilecek en son çare niteliğinde olup olmadığının (bkz. § 31),

- Son olarak sınırlamanın güdülen kamu yararı amacını gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının (bkz. §§ 43-45) yayının içeriğiyle birlikte değerlendirmesi gerekir.

viii. Derece mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların söz konusu değerlendirmeleri yaparlarken olayın koşullarına göre uzman kişilerin görüşlerinden faydalanmaları; gerekirse konusunda uzman sosyal bilimciler, araştırmacılar ve akademisyenlerden rapor ve görüş almaları her zaman mümkündür. Böylece süreli veya süresiz bir yayının bir mahpusa verilmemesi şeklindeki müdahalenin kanunlar ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında ortaya konan kriterlere uygunluğunun denetimi daha etkili yapılabilecektir.

49. Bir terör örgütünün şiddet eylemlerini öven, destekleyen ve haklılaştıran açıklamaların silahlı direnişe tahrik, şiddeti yüceltme veya kin ve düşmanlığın kışkırtılması olarak kabul edilmesi mümkündür. Bununla birlikte yalnızca bir terör örgütünün fikirlerini ve hedeflerini içerdiği, resmî politikaları ağır bir şekilde eleştirdiği veya terör örgütünün resmî politikalarla olan ihtilaflarını değerlendirdiği gerekçesiyle mahkûmlara verilmemesi -yukarıda bir kısmı gösterilen sebeplerden (bkz. §§ 31-48) bir veya daha fazlası da bulunmadığı takdirde- müdahaleyi haklı göstermez.

50. Mahpuslara verilmesi engellenen yayınlarda yer alan bilgi ve görüşlerin sadece kırıcı, şaşırtıcı veya rahatsız edici olmasının müdahalenin haklı gösterilmesi için yeterli olmayacağı yinelenmelidir (bkz. § 31).

51. Bir doküman mahkemelerce yasaklanmış ise yasaklama kararları getirtilerek denetimleri yapılmalıdır. Bir yayının hangi mahkemece hangi sebeple yasaklandığı, yasaklamanın kapsamı ve süresi, yayının tamamının mı yoksa bir kısmının mı yasaklandığı belirlenmeli, yasaklama kararının hâlâ yürürlükte olup olmadığı tespit edilmelidir.

(3) İlkelerin Olaya Uygulanması

52. Somut başvuruya ilişkin olayda fotokopi şeklindeki yedi adet doküman herhangi bir gerekçe zikredilmeksizin Eğitim Kurulunun kararı ile Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya verilmemiştir. Eğitim Kurulunun kararına yapılan itirazı değerlendiren İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi de gerekçesiz olarak itirazı reddetmiştir.

53. Eğitim Kurulu, Emniyet Müdürlüğünün düzenlediği tutanağa referans vermiş olmakla birlikte dokümanların tümünün mahkemelerce yasaklanan kitaplardan olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla doküman içeriklerinin Ceza İnfaz Kurumu güvenliği için tehlike oluşturup oluşturmadığı incelenmemiş; hangi dokümanın, hangi kısımlarının, hangi mahkemece ve hangi sebeplerle yasaklandığı da belirtilmemiştir.

54. Somut olayda derece mahkemeleri, yukarıda sayılan hususları değerlendirmemiş, gerekçesiz olarak itirazı reddetmiştir. Başka bir deyişle başvuruya konu dokümanların başvurucuya verilmemesinin demokratik bir toplumda gerekli olduğu ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterilebilmiş değildir.

55. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.

3. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden

56. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

57. Başvurucu, ihlalin tespiti ve manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

58. Başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. İşbu ihlal kararı başvuruya konu dokümanların başvurucuya verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılmamalıdır. İlgili derece mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi kararında ortaya konulan kriterler ve gösterilen yöntemle yeniden yargılama yaparak yargılamanın sonucuna göre bahse konu yayınların başvurucuya verilmesine veya verilmemesine karar vermelidirler.

59. İfade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin -Anayasa Mahkemesinceortaya konulan kriterler ve gösterilen yöntemle- yeniden yargılama yapmak ve yargılamanın sonucuna göre başvurucunun itirazı hakkında yeni bir karar vermek üzere Bafra İnfaz Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

60. Başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği tespit edilmiş ve yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğuna karar verilmiştir. Söz konusu kararlar gözetildiğinde başvurucunun belirli bir dokümana ulaşılamaması nedeniyle ayrıca manevi tazminat ödenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE Osman Alifeyyaz PAKSÜT"ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin dosya içinde bulunan başvuruya konu dokümanlar ile birlikte ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bafra İnfaz Hakimliğine (E.2014/552, K.2014/553) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminata ilişkin talebinin REDDİNE,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/11/2017 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY YAZISI

1. Anayasa"nın 26. maddesinin, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlarını belirleyen ikinci fıkrasında “Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması … amaçlarıyla sınırlanabilir” denilmiş; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde ise ifade özgürlüğünün “… ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü veya kamu güvenliği, suçun veya düzensizliğin önlenmesi, … amacıyla, hukuken öngörülen ve demokratik bir toplumda gerekli bulunan formalitelere, şartlara, yasaklara ve yaptırımlara” tabi tutulabileceği belirtilmiştir.

2. Başvurucunun şikayetine konu olan ve cezaevinde kendisine verilmeyen dokümanlar, cezaevi eğitim kurulunca sakıncalı bulunmuş, infaz hakimliği ve son aşamada bu kararı denetleyen Ağır Ceza mahkemesince de itirazlar reddedilmiştir.

3. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin, bahse konu yayınların Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde belirtilen sınırlandırma nedenleri kapsamındaki tehlikenin somut niteliği karşısında ölçülü olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.

4. PKK terör örgütü kurucusu ve lideri Abdullah Öcalan’ın 2013/409 sayılı bireysel başvuruya konu olan kitaplarında (2013/409, §§ 25-36), Türkiye Cumhuriyeti topraklarının da önemli bir bölümünü içeren bölge için önerdiği modelin mahiyeti ve buna ulaşmak için gerekirse PKK ve KCK tarafından, son otuz yılda görülenden de şiddetli bir mücadele yapılması tavsiye ve çağrısında bulunulduğu bilinmektedir.

5. Suriye’deki iç savaş şartlarında emperyalist hedefleri bulunan büyük devletlerin de yönlendirme, yardım ve manipülasyonlarıyla oluşturulmuş ve oluşturulmasına çalışılan, PKK’nın Suriye’deki kolu PYD/YPG hakimiyetindeki bölge ve sözde yönetimler, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumu teşebbüsü ve geleceğindeki belirsizlikler, PKK’nin ülkemizdeki terör faaliyetlerini sürdürmesi, birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’ye yönelik tehditlerin halen bütün şiddetiyle hüküm sürdüğü açıktır.

6. Bu nedenle, cezaevindeki bir hükümlünün ifade özgürlüğü kapsamında erişebileceği her türlü mektup, kitap, yayın ve dokümanın yasaklanmasına yönelik müdahalenin ölçülülüğünün, sınırlandırılma nedenlerinin somut şartlara göre değerlendirilmesi suretiyle belirlenmesi gerekir.

7. Anayasa Mahkemesi Genel Kurul çoğunluğunca, başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmış ise de; ihlal kararında, başvuruya konu dokümanın içerik yönünden cezaevine sokulabilir nitelikte olduğu tesbitine değil, başvurucuya verilmemesinin demokratik bir toplumda neden gerekli olduğuna dair ilgili ve yeterli bir gerekçe gösterilmemiş olması değerlendirmesine dayanılmıştır.

8. Bahse konu dokümanların nerelerinin ne şekilde sakıncalar doğurduğuna ilişkin ayrıntılı bir gerekçe belirlenmesinin, yasaklı kitaplardan alınan bölümleri hangi mahkemenin hangi tarih ve sayılı kararı ile yasaklandığının belirtilmesinin, kamu makamlarına ölçüsüz bir külfet, hatta imkansız bir görev yükleyeceği açıktır. Bu tür dokümanlarda aynı hususlara farklı yerlerde yer vermek, kitap adlarını değiştirmek veya hiç zikretmemek, sayfa numaralarını karıştırmak, farklı şekillerde fotokopi çekmek gibi yöntemlerle birbirinden şeklen farklı ancak içerik olarak benzer namütenahi sayıda doküman üretilebilecektir. Bunların her bir sayfası, paragrafı ve satırı üzerinde ayrıntılı bir inceleme yapılmasını beklemek, kabul edilebilir ve makul bir beklenti değildir. Dolayısıyla, yargı denetimini yapan İnfaz Hakimliğinin ve Ağır Ceza Mahkemesinin, cezaevi güvenliği için oluşturulabilecek tehlikeyi en iyi değerlendirebilecek durumda olan Eğitim Kurulu’nun kararına yapılan itirazı reddederken genel ve global bir gerekçeye yer vermiş olmalarında, demokratik bir toplumda gereklilik noktasından bir ihlal bulunmamaktadır. Belirtilen gerekçe, başvurucunun ve herkesin anlayabileceği kadar açıktır.

 Nitekim, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca da dokümanların içeriği konusunda bir değerlendirme yapılmamış, İnfaz Hakimliğince yeniden yargılama yapılmasına hükmedilmiş, ihlal kararının, dokümanların başvurucuya verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamayacağının altı çizilmiştir. Başka bir deyişle, ifade özgürlüğünün esasına ilişkin bir ihlal tesbit edilememiştir.

9. Yeniden yargılama, infaz hakimliğine ve itiraz mercii ağır ceza mahkemesine gereksiz bir külfet yükleyecek olmasına karşın, başvurucunun korunmaya değer bir temel hakkının varlığından söz edilemeyeceği açıktır.

10. Bu nedenle, 2013/409 ve 2013/3614 sayılı başvurulara ilişkin karşıoy gerekçelerinde de yer alan hususlar çerçevesinde, başvurucunun ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle Genel Kurul görüşlerine katılmamaktayım.

 

 

 

 

 

Üye

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi