Esas No: 2014/19389
Karar No: 2014/19389
Karar Tarihi: 7/12/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
BİLENT AKTAŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/19389) |
|
Karar Tarihi: 7/12/2016 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
Gökçe
GÜLTEKİN |
Başvurucular |
: |
1. Bilent AKTAŞ |
|
: |
2. Hamdullah
KARAKAYA |
|
: |
3. Davut
AKTAŞ |
Vekili |
: |
Av. Nermin
SELÇUK |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilir olduğuna, esas
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucular 23/10/2008 tarihinde içinde molotof
kokteyli bulunan bir çanta bulundurdukları iddiasıyla yakalanmış, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığının 24/10/2008 tarihli kararı ile gözaltına
alınmışlardır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 4/11/2008 tarihli
iddianamesi ile silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek,
korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda patlayıcı madde bulundurmak
suçlarından başvurucular hakkında kamu davası açılmıştır. (Kapatılan) İstanbul
9. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile görevli) 16/6/2011 tarihli kararı
ile başvurucuların beraatlerine karar verilmiştir.
Temyiz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 10/4/2014 tarihli kararıyla hüküm
onanmıştır.
7. Kararın kesinleşme şerhi 10/7/2014 tarihinde düzenlenmiştir.
Karar başvurucuların vekiline 13/11/2014 tarihinde Mahkeme kaleminde tebliğ
edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
8. Mahkemenin 7/12/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
9. Başvurucular, makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
10. Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin
öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça-
hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık
oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013,
§ 27).
11. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 64.
maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuruların başvuru
yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Anılan
düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin
başlangıcına ilişkin olarak "başvuru
yollarının tüketildiği tarih"ten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir
hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin "nihai kararın
gerekçesinin öğrenilebildiği tarih"
olarak anlaşılması gerekir. Bu öğrenme, somut olayın özelliklerine göre farklı
şekillerde gerçekleşebilir.
12. Bireysel başvuru süresi bakımından "nihai kararın gerekçesinin
tebliği", öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet
Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme,
gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de
öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda nihai kararın gerekçesinin
"dosyadan suret alınması" gibi hâllerde öğrenilmesi de mümkündür.
Başvurucuların nihai kararın gerekçesini "öğrendiklerini beyan ettikleri
tarih" de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013,
§§ 21, 22).
13. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla
birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir
durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin
olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği
tarihten itibaren başlatılması gerekir (Aydın
Selçuk, B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § 24; Özgür Çapkın, B. No: 2014/2546,
30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B.
No: 2014/3038, 10/12/2014, § 38).
14. Nihai kararın gerekçesinin öğrenilemediği veya nihai kararın
sonucunun öğrenilip gerekçesinin kesin olarak öğrenilme imkânının elde
edilemediği hâllerde başvuru süresinin hangi tarihten başlayacağının
belirlenmesi gerekir. Aksi hâlde sınırsız bir başvuru süresi söz konusu
olabilecektir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede sürenin başlangıç
tarihinin, başvurucuların özen yükümlükleri ile mahkemeye erişim haklarının
aşırı sınırlanmaması hususlarının birlikte dikkate alınması gerekir.
15. Başvurucuların bireysel başvuruda bulunmak amacıyla dava ve
başvurularını takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülüğü vardır. Bu
yükümlülük kapsamında ilk derece mahkemesine fiilen ulaşan nihai kararın
gerekçesini öğrenme konusunda gerekli özeni gösterme sorumluluğu başvuruculara
aittir. Diğer bir ifadeyle başvurucular veya vekillerinin ilk derece
mahkemesine ulaşan kararın bir örneğini almak için özenli davrandıklarını
kanıtlamaları gerekir (Fatma Gökot, B. No: 2013/5697, 21/4/2016, § 50).
16. Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen kararların
taraflara tebliğine ilişkin bir düzenleme mevzuatta bulunmamaktadır. Ceza
yargılamasında nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda kararın derece
mahkemesine ulaşmasından ve böylece gerekçesinin erişilebilir olmasından sonra
özen yükümlülüğü kapsamında makul bir süre içinde bireysel başvuru yapmak
isteyen ilgililerden karara erişmeleri ve karar gerekçesini öğrenmeleri
beklenir. Bu kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde
ilgilileri tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir.
Aksi tespit edilmediği sürece bireysel başvuru için 6216 sayılı Kanun"da
öngörülen otuz günlük başvuru süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır (A.C. ve diğerleri [GK], B. No:
2013/1827,25/2/2016, § 30; Fatma Gökot, § 51).
17. Somut olayda (kapatılan) İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin
(CMK 250. madde ile görevli) 16/6/2011 tarihli kararı, Yargıtay 9. Ceza
Dairesinin 10/4/2014 tarihli kararıyla onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir.
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi"nden yapılan araştırmada, Yargıtay ilamının en
geç kesinleştirme şerhinin gerçekleştirildiği 10/7/2014 tarihinde Mahkemeye
ulaştığı görülmüştür. Diğer bir ifadeyle başvurucunun nihai kararın içeriğine
erişme imkânını en geç 10/7/2014 tarihinde elde ettiği anlaşılmıştır.
18. Nihai kararın içeriğine erişme imkânının elde edildiği
10/7/2014 tarihinden itibaren özen yükümlüğü kapsamında kararın içeriğinin
öğrenildiği kabul edilen üç aylık sürenin sonundan itibaren en geç otuz günlük
bireysel başvuru süresi sonunda 10/11/2014 tarihine kadar başvurucu tarafından
bireysel başvuruda bulunulması gerekirken başvuru süresi geçtikten sonra
5/12/2014 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
19. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
7/12/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.