Esas No: 2014/16550
Karar No: 2014/16550
Karar Tarihi: 7/12/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HASAN ŞEN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/16550) |
|
Karar Tarihi: 7/12/2016 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
Gökçe
GÜLTEKİN |
Başvurucu |
: |
Hasan ŞEN |
Vekili |
: |
Av.
Selahattin KARAHAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu hakkında Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığının
31/8/2009 tarihli iddianamesi ile hırsızlık suçundan kamu davası açılmıştır.
Beyoğlu 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/9/2009 tarihli kararı ile başvurucunun beraatine karar verilmiştir. Temyiz üzerine Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen dava dosyası; Cumhuriyet Başsavcılığının
17/7/2012 tarihli yazısıyla, karar tarihinden sonra ve yürürlüğe giren
kanunların değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile Mahkemesine iade
edilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iade yazısı gereğince Mahkemece
yeniden yargılama yapılmış ve 25/2/2013 tarihli karar ile başvurucunun beraatine yeniden karar verilmiştir. Temyiz üzerine anılan
hüküm, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20/2/2014 tarihli kararıyla onanmıştır.
8. Kararın kesinleştirme
işlemi Mahkemece 19/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Mahkemenin 7/12/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
10. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
11. Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin
öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça-
hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık
oluşturmaz. (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013,
§ 27).
12. Bireysel başvuruların 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47.
maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün
64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği
tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Anılan düzenlemelerde başvuru yolu
öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin başlangıcına ilişkin olarak "başvuru yollarının tüketildiği tarih"ten
söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir hususta başvuru yapılamayacağı
dikkate alınarak bu ibarenin "nihai kararın gerekçesinin öğrenilebildiği tarih" olarak anlaşılması gerekir.
Bu öğrenme, somut olayın özelliklerine göre farklı şekillerde gerçekleşebilir.
13. Bireysel başvuru süresi bakımından "nihai kararın
gerekçesinin tebliği", öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504,
28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak
gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda
nihai kararın gerekçesinin "dosyadan suret alınması" gibi hâllerde
öğrenilmesi de mümkündür. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini "öğrendiklerini
beyan ettikleri tarih" de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele
alınabilir (İlyas Türedi, B. No:
2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).
14. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla
birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir
durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin
olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği
tarihten itibaren başlatılması gerekir (Aydın
Selçuk, B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § 24; Özgür Çapkın, B. No: 2014/2546,
30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B.
No: 2014/3038, 10/12/2014, § 38).
15. Nihai kararın gerekçesinin öğrenilemediği veya nihai kararın
sonucunun öğrenilip gerekçesinin kesin olarak öğrenilme imkânının elde
edilemediği hâllerde başvuru süresinin hangi tarihten başlayacağının
belirlenmesi gerekir. Aksi hâlde sınırsız bir başvuru süresi söz konusu
olabilecektir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede sürenin başlangıç
tarihinin, başvurucuların özen yükümlükleri ile mahkemeye erişim haklarının
aşırı sınırlanmaması hususlarının birlikte dikkate alınması gerekir.
16. Başvurucuların bireysel başvuruda bulunmak amacıyla dava ve başvurularını
takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülüğü vardır.Bu
yükümlülük kapsamında ilk derece mahkemesine fiilen ulaşan nihai kararın
gerekçesini öğrenme konusunda gerekli özeni gösterme sorumluluğu başvuruculara
aittir. Diğer bir ifadeyle başvurucular veya vekillerinin ilk derece
mahkemesine ulaşan kararın bir örneğini almak için özenli davrandıklarını
kanıtlamaları gerekir (Fatma Gökot, B. No: 2013/5697, 21/4/2016, § 50).
17. Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen kararların
taraflara tebliğine ilişkin bir düzenleme mevzuatta bulunmamaktadır. Ceza
yargılamasında nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda kararın derece
mahkemesine ulaşmasından ve böylece gerekçesinin erişilebilir olmasından sonra
özen yükümlülüğü kapsamında makul bir süre içinde bireysel başvuru yapmak
isteyen ilgililerden karara erişmeleri ve karar gerekçesini öğrenmeleri
beklenir. Bu kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde
ilgilileri tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir.
Aksi tespit edilmediği sürece bireysel başvuru için 6216 sayılı Kanun"da
öngörülen otuz günlük başvuru süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır (A.C. ve diğerleri [GK], B. No:
2013/1827,25/2/2016, § 30; Fatma Gökot, § 51).
18. Somut olayda Beyoğlu 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/2/2013
tarihli kararı Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20/2/2014 tarihli ilamıyla onanarak
aynı tarihte kesinleşmiştir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi"nden yapılan
araştırmada Yargıtay ilamının en geç kesinleştirme şerhinin gerçekleştirildiği,
19/3/2014 tarihinde Mahkemeye ulaştığı görülmüştür. Diğer bir ifadeyle
başvurucunun nihai kararın içeriğine erişme imkânını en geç 19/3/2014 tarihinde
elde ettiği anlaşılmıştır.
19. Nihai kararın içeriğine erişme imkânının elde edildiği 19/3/2014
tarihinden itibaren özen yükümlüğü kapsamında kararın içeriğinin öğrenildiği
kabul edilen üç aylık sürenin sonundan itibaren otuz günlük bireysel başvuru
süresi içinde en geç 21/7/2014 tarihine kadar başvurucu tarafından bireysel
başvuruda bulunulması gerekirken başvuru süresi geçtikten sonra 1/10/2014
tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
20. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın süre aşımı nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
7/12/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.