Esas No: 2014/16108
Karar No: 2014/16108
Karar Tarihi: 7/12/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ŞERAFETTİN DELİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/16108) |
|
Karar Tarihi: 7/12/2016 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
Ceren Sedef
EREN |
Başvurucular |
: |
1.
Şerafettin DELİ |
|
: |
2. Fahrettin
DELİ |
|
: |
3. Niyazi
DELİ |
|
: |
4. İskan
DELİ |
|
: |
5. Abidin
DELİ |
|
: |
6.
Abdülhalik DELİ |
|
: |
7. Sıddık
DELİ |
Vekili |
: |
Av. Nejdet EDEMEN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucuların adli yardım talepleri kabul
edilerek başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2014/16111, 2014/16138, 2014/16152, 2014/16153, 2014/16237 ve
2014/16242 sayılı bireysel başvuru dosyalarının konu yönünden hukuki irtibat
nedeniyle 2014/16108 sayılı dosya üzerinde birleştirilmesine karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucular aleyhine 8/6/2007 tarihinde açılan kadastro
tespitine itiraz davası, yerel Mahkemenin 9/4/2014 tarihinde verdiği kararla
sona ermiş ve karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
10. Mahkemenin 7/12/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
11. Başvurucular, makul sürede yargılanma ve mülkiyet haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
A. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
1. Başvurucu Şerafettin
Deli Yönünden
12. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun"un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa"da
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (Sözleşme) ve buna ek Türkiye"nin taraf olduğu protokoller
kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden
herkese Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır.
Dolayısıyla medeni haklara sahip gerçek ve tüzel kişiler bireysel başvuru
yönünden dava ehliyetine sahiptir (Büğdüz Köyü Muhtarlığı, B. No: 2012/22, 25/12/2012, § 24).
13. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme"nin 34.
maddesinde yer alan "mağdur"
kelimesi ile ihtilaf konusu eylem ya da ihmalden doğrudan etkilenen kişinin
kast edildiğini belirtmiş (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Brumarescu/Romanya [BD], B. No: 28342/95,
28/10/1999, § 50); hakkı ihlal edilen kişinin bireysel başvuru yapmadan önce
ölmesi durumunda mağdurluk durumunun ortadan kalkması nedeniyle hukuken bir
başkasının ölen kişi adına bireysel başvuruda bulunamayacağına karar vermiştir
(Davut Kaya, Zöhre
Polat/Türkiye, B. No: 2794/05, 40345/05, 21/10/2008).
14. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 28.
maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla
doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer."
15. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 43.
maddesi şöyledir:
"Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca
kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın
veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi
veya iflas etmesi durumlarında sona erer.
Bu hüküm, bir tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da uygulanır.
Tarafların karşılıklı kişisel hakları saklıdır."
16. 6098 sayılı Kanun"un 513. maddesinin birinci fıkrasının
birinci cümlesi şöyledir:
"Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme,
vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile
kendiliğinden sona ermiş olur."
17. 4721 sayılı Kanun"un
28. maddesine göre gerçek kişiler hakkında sağ doğmakla başlayan kişilik ölümle
sona ermekte olup ölüm ile kişiliği sona erenler için artık hak ve fiil
ehliyetine sahip olduklarından söz etmeye olanak bulunmamaktadır. 6098 sayılı
Kanun"un anılan hükümlerinden anlaşıldığı üzere ise hukuki işlemden doğan
vekâlet veren ile vekil arasında temsil yetkisine dair sözleşme, aksi
kararlaştırılmadıkça veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça taraflarının
birinin ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası ile hiçbir işleme gerek
kalmaksızın kendiliğinden son bulacaktır (Abdurrehman Uray, B. No: 2013/6140, 5/11/2014, § 28).
18. 6216 sayılı Kanun"un 51. maddesi şöyledir:
"Bireysel
başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine,
yargılama giderlerinin dışında, ayrıca ikibin Türk
Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilir."
19. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün
(İçtüzük) 83. maddesi şöyledir:
“Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki
davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit
edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para
cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir.”
20. İlgili düzenlemeler vasıtasıyla genel hukuk teorisinde bir
kamu düzeni kuralı olarak ele alınan ve genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü
amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk
düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının,
bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda
bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Mahkemenin başvuruyu
gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye
kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (Mehmet Güven Ulusoy, [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31;
S.Ö., B. No: 2013/7087,
18/9/2014, § 28).
21. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek
olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması,
başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi
verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu
değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında
mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat
oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak
kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya
tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (Mehmet Güven Ulusoy, § 32; S.Ö.,
§ 29).
22. Başvuru konusu olayda başvurucu Şerafettin Deli 2/4/2008
tarihinde Avukat Nejdet Edemen"e
vekâlet vermiştir. Başvurucu nüfus kayıtlarına göre 16/4/2014 tarihinde vefat
etmiştir. Başvurucu vekili tarafından 30/9/2014 tarihinde başvurucunun adil
yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuru yapılmış,
başvuru formunda başvurucunun öldüğü konusunda bir bilgiye yer verilmemiştir.
23. Kamu gücü tarafından hakkı ihlal edilen kişinin bireysel
başvuru yapmadan önce ölmesi durumunda ölen kişi adına bir başkası tarafından
bireysel başvuru yapma imkânı bulunmamaktadır (Abdurrehman Uray, § 30).
24. Açıklanan nedenlerle başvuru tarihinden önce vefat etmiş
başvurucu adına vekâlet ilişkisi sona ermiş olan avukat tarafından yapılan
bireysel başvurunun başvuru hakkının kötüye
kullanımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
25. Bu durumda Avukat Nejdet Edemen aleyhine, Anayasa Mahkemesini yanıltıcı nitelikte
başvuru yapması nedeniyle 6216 sayılı Kanun"un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca takdiren
2.000 TL disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekir.
2. Diğer Başvurucular
Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
27. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili
kararını verdiği tarih esas alınır (Güher
Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
28. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
29. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yıl 10 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
31. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını
kullanamadıklarını belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
haklarının da ihlal edildiğini iddia etmişlerse de başvurucuların makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler
ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
32. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
33. Başvurucular manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
34. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
35. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucular Abdülhalik Deli, Abidin Deli, Fahrettin Deli, İskan
Deli, Niyazi Deli ve Sıddık Deli"ye başvuru konusu davadaki taraf sayısının
fazlalığı da gözetildiğinde ayrı ayrı net 6.000 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
36. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 1.800 TL vekâlet
ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucular Abdülhalik Deli, Abidin
Deli, Fahrettin Deli, İskan Deli, Niyazi Deli ve Sıddık Deli"ye müştereken
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucu Şerafettin Deli yönünden yapılan başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması
nedeniyle REDDİNE,
B. 6216 sayılı Kanun"un 51. maddesi ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 83. maddesi uyarınca 2.000 TL disiplin para
cezasının Avukat Nejdet Edemen"den
TAHSİLİNE,
C. Kararın bir örneğinin Van Barosuna GÖNDERİLMESİNE,
D. Diğer başvurucular yönünden makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
E. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
F. Başvurucular Abdülhalik Deli, Abidin Deli, Fahrettin Deli,
İskan Deli, Niyazi Deli ve Sıddık Deli"ye ayrı ayrı net 6.000 TL manevi
tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
G. 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
başvurucular Abdülhalik Deli, Abidin Deli, Fahrettin Deli, İskan Deli, Niyazi
Deli ve Sıddık Deli"ye MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
H. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
I. Kararın bir örneğinin Başkale Kadastro Mahkemesine
(E.2007/9557, K.2014/509) GÖNDERİLMESİNE,
İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
7/12/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.