Esas No: 2014/10428
Karar No: 2014/10428
Karar Tarihi: 7/12/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
BURCU KAYA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/10428) |
|
Karar Tarihi: 7/12/2016 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
İsmail Emrah
PERDECİOĞLU |
Başvurucular |
: |
1.Burcu KAYA |
|
|
2. Serpil
KAYA |
|
|
3. Makbule
KAYA |
|
|
4. Burçin
KAYA |
Vekili |
: |
Av. Ahmet
GÜNGÖR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iş mahkemesinde açılan tazminat davasında Yargıtay
kararının gerekçesiz olduğu ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığı
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden
sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular tarafından murislerinin iş kazası sonucu ölümü
nedeniyle uğradıkları zararın tazmini istemiyle 30/12/2005 tarihinde İstanbul
8. İş Mahkemesinde, işveren Şirketler aleyhine dava açılmış, yargılama
kapsamında yapılan incelemeler doğrultusunda 31/5/2013 tarihli karar ile
davanın kabulüne, başvurucular lehine ayrı ayrı 1.000 TL maddi tazminata;
başvurucu Serpil Kaya lehine 50.000 TL, diğer başvurucular lehine de ayrı ayrı
15.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"...
Davacıların miras bırakanının, davalı B"ye ait
işyerinde, diğer davalının işçisi olarak çalışmakta iken geçirdiği iş kazası
sonunda elektrik çarpması nedeniyle öldüğü, davacının miras bırakanının kazadan
önce elektrik arızası için çalıştığı, çalışma bitmeden bu hatta elektrik
verilmesi ve sigortalının ölümü şeklinde meydana gelen kazada, davalı asıl
işveren B"nin %50, diğer davalı yüklenici şirketin %50 oranında kusurlu
oldukları, alınan bilirkişi heyeti raporunun kazanın oluşuna uygun olduğu,
kazada ölen sigortalının miras bırakanlarına kurum tarafından gelir bağlandığı,
sigortalının ölümüyle geride eşi ve çocuklarının kaldığı, davalıların % 100
kusurlarına tekabül eden, kurum tarafından tahsis edilen ilk peşin değerli
gelirin mahsubu sonunda davacıların maddi zararlarının ayrı ayrı bilirkişi
raporuyla tespit edildiği, buna göre sigortalının eşi Serpil"in maddi zararının
103.286,93 TL, kızı Makbule"nin maddi zararının 22.612,97 TL, kızı Burcu"nun
maddi zararının 10.299,33 TL, kızı Burçin"in maddi zararının 8.389,24 TL olduğu
anlaşılmış ancak tüm davacılar için 1.000,00"er TL maddi tazminat talebinde
bulunulduğundan, taleple bağlı kalınarak davacılar yararına 1.000,00"er TL
maddi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Davalıların % 100 kusuru neticesinde 36 yaşında vefat
eden kazalı işçinin geride eşi ve 1994, 1996 ve 2003 doğumlu 3 çocuğunun
kaldığı, davacı Serpil Kaya"nın eşinin ölüm tarihinde 27 yaşında olduğu, genç
yaşta eşinin ölümü nedeniyle davacı Serpil ve küçük çocuklarının duyduğu manevi
üzüntü ve elemin telafisi için tarafların sosyal ve ekonomik durumları, hak ve
nefaset kuralları dikkate alınarak makul miktarda istendiği kanaatine varılan
manevi tazminat taleplerinin de kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde
hüküm kurulmuştur.
..."
9. Temyiz incelememesi sonucu Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin
10/4/2014 tarihli ilamı ile onamaya hükmedilmiş ve yargılama süreci sona
ermiştir. Onama ilamının ilgili kısımları şöyledir:
"...
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş
bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddidelillere
ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,
taraf vekillerinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul
ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA
..."
10. Onama ilamı başvuruculara 14/5/2014 tarihinde tebliğ
edilmiş, başvurucular 12/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 7/12/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Başvurucular makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
14. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemeleri
nezdinde açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç
tarihi olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak davanın açıldığı tarih; sürenin
sona erdiği tarih olarak yargılamanın sona erdiği (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772, 7/11/2013 § 69), yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle
ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Mehmet
Salih Ayyıldız, B. No: 2012/397, 17/11/2014, § 25).
15. İş mahkemelerinde görülen davalarda yargılama süresinin
makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç
dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu
ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin
Kılıç, §§ 57, 58).
16. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 8 yıl 4 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
18. Başvurucular, murislerinin iş kazası sonucu ölümü nedeniyle
uğradıkları zararın tazmini istemiyle açtıkları dava sonunda hükme esas alınan
bilirkişi raporunda maddi tazminat miktarlarının düşük hesaplandığına dair
itirazlarının İlk Derece Mahkemesince kabul görmemesi üzerine yaptıkları temyiz
başvurusunda aynı itirazı ortaya koyduklarını ancak Yargıtayın
herhangi bir gerekçe göstermeden onamaya hükmettiğini belirterek gerekçeli
karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
19. Anayasa’nın 36. ve 141. maddeleri uyarınca her türlü mahkeme
kararının gerekçeli olması gerekir. Ancak bu hak, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre
değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı
yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya
atıfla kararına yansıtması yeterlidir (Yasemin
Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
20. Somut olayda, yapılan açık yargılama sonunda tarafların,
davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışılarak
verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu
anlaşılmaktadır. Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararın, gösterilen
gerekçe ve karar sonucunu uygun bulduğu dikkate alındığında gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiğinden bahsedilemez.
21. Açıklanan nedenler ve yukarıda belirtilen içtihat kapsamında
başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir …”
23. Başvurucular, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
24. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
25. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net 9.100 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
26. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara ayrı ayrı net 9.100 TL manevi tazminat
ÖDENMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin İstanbul 8. İş Mahkemesine
(E.2005/1030, K.2013/523) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
7/12/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.