Esas No: 2014/6229
Karar No: 2014/6229
Karar Tarihi: 8/12/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
AYŞE KADAYIF VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/6229) |
|
Karar Tarihi: 8/12/2016 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör |
: |
Fatma
KARAMAN ODABAŞI |
Başvurucular |
: |
1. Ayşe
KADAYIF |
|
|
2. Mevlüde SOFU |
|
|
3. Hacer
ESKİ |
|
|
4. Celal
KADAYIF |
|
|
5. Havva
ERSÖZ |
|
|
6. Sebahat
ESKİ |
|
|
7. Kenan
KADAYIF |
|
|
8. Sinan
KADAYIF |
Vekili |
: |
Av. Salih
SOFU |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, malik olunan taşınmazların 3/5/1985 tarihli ve 3194
sayılı İmar Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca parselasyona tabi tutularak bedele
dönüştürülmesine ilişkin işlemin mahkeme kararıyla iptal edilmesine rağmen mahkeme
kararının uygulanmaması ve bu nedenle açılan tazminat davasının reddedilmesi
sebebiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/4/2014 tarihinde İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3.Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 4/4/2016 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 5/1/2016 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5.Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 4/2/2016 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III.OLAY VE OLGULAR
A.Olaylar
6.Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi
(UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7.Başvurucuların murisi Kocaeli ili İzmit ilçesi Mehmet Ali Paşa
Mahallesi 744 ada 15 ve 17 parsel sayılı taşınmazların maliki iken, Bekirpaşa Belediyesi (Belediye) Encümeninin 30/3/2000
tarihli ve 242 sayılı kararı ile taşınmazların 3194 sayılı Kanun"un 18. maddesi
uyarınca parselasyona tabi tutularak bedele dönüştürülmesine karar verilmiştir.
8. Başvurucuların murisi, taşınmazların parselasyona tabi
tutularak bedele dönüştürülmesi işleminde düzenleme ortaklık payı (DOP)
oranının yüksek olduğunu, hisseli yere müstakil parsel verilmesinin mümkün
bulunduğunu, Belediye lehine bedele dönüştürme yapılamayacağını ve 3194 sayılı
Kanun"un 18. maddesine göre bedele dönüştürmenin mümkün olmadığını belirterek
Belediye aleyhine 2003 yılında Kocaeli İdare Mahkemesinde idari işlemin iptali
istemiyle dava açmıştır.
9.Mahkemece 18/10/2006 tarihli ve E.2003/1284, K.2006/1844
sayılı kararla dava konusu idari işlemin iptaline karar verilmiştir. Kararın
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... mahallinde yapılan keşif ve
bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda ve ek raporda özetle "DOP oranının
%29 olarak belirlendiği ve tüm parsellerden eşit şekilde kesildiği,
parselasyonun imar planına uygun olduğu, imar planı uygulama imar planı ise
imar uygulamasında DOP kesildiği için bedele dönüştürme işlemi yapılamayacağı,
imar planı ıslah imar planı ise bedele dönüştürme işlemi ve ölçüsünün
Belediyenin takdirinde olduğu, düşük bedelli bedele dönüştürme işleminin adli
yargıya ilişkin bir konu olduğu, bedele dönüştürülen hisselerin bir parsele
toplanması gibi bir durumun söz konusu olamayacağı" görüşüne yer verilmiştir.
... 13/6/2006 tarihli cevapta yapılan planın uygulama imar planı olduğu
belirtilmiştir.
Bu durumda, ... dava konusu parselasyon işlemi
uygulama imar planına dayalı olarak yapıldığından, başka bir ifadeyle 2981
sayılı yasaya dayalı olarak yapılan ıslah imar planı olmadığından belirlenen
oranda DOP kesildikten sonra kalan tüm hisselerin davacılara tahsis edilip kamu
kullanımına ayrılan alanlardan yapılan tahsislerin kamulaştırılması yoluna
gidilmesi gerekirken bölgede tahsis edilecek yer olmadığı gerekçesiyle toplam
5614 m2 alanın düzenleme sonucunda büyük bir kısmının bedele dönüştürme
sonucunu doğuran düzenleme işleminde, 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 18. maddesi
hükümlerince uyarlık bulunmamaktadır."
10.Karar, davalı Belediyeye 13/2/2007 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
11. Davalı Belediyenin temyizi üzerine karar, Danıştay Altıncı
Dairesinin 12/1/2009 tarihli ve E.2007/1254, K.2009/67 sayılı ilamı ile
onanmıştır.
12. Karar düzeltme istemi ise aynı Dairenin 8/12/2010 tarihli ve
E.2009/8026, K.2010/10991 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
13. Karar düzeltme talebinin reddine ilişkin karar 11/1/2011
tarihinde davalı Belediyeye tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucuların murisi 17/1/2011 ve 11/2/2011 tarihlerinde
Belediyeye başvurarak mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesini istemiş,
aksi halde tazminat davası açılacağını belirtmiştir.
15. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin 16/6/2011 tarihli ve 339
sayılı kararıyla8/12/2010 tarihinde kesinleşen Kocaeli İdare Mahkemesinin idari
işlemin reddine ilişkin kararı uyarınca yargı kararının yerine getirilmesi için
meri imar planlarında değişiklik teklifinin sunulduğu ve uygulamayı olumsuz
etkileyecek hususların giderilmesi için 1/5000 ölçekli nazım imar planı
değişikliğinin kabul edildiği belirtilmiştir.
16. İzmit Belediye Başkanlığının (İzmit Belediyesi) 13/6/2012
tarihli ve 1136 sayılı kararıyla taşınmazları kapsayan alanda 3194 sayılı
Kanun"un 18. maddesine göre arsa ve arazi düzenlemesi yapılmasına, ekli
düzenleme sınırı haritasının tasdikine, tescil olan parsellere Kocaeli İdare
Mahkemesinin 18/10/2006 tarihli kararı uyarınca geri dönüşüm işlemi
uygulanmasına ve geri dönen adalardaki tüm parsellerin tapu kayıtlarına
düzenleme şerhi konulmasına, geri dönüşüm cetvelinin, parselasyon haritasının,
ilan ve dağıtım cetvellerinin onaylanmasına ve askıya çıkarılarak ilan
edilmesine karar verilmiştir.
17. İzmit Belediyesinin 15/6/2012 tarihli yazısıyla, Kocaeli
İdare Mahkemesinin 18/10/2006 tarihli iptal kararı uygulanarak yeniden 3194
sayılı Kanun"un 18. maddesine göre düzenleme yapıldığı ve 19/6/2012 tarihinden
itibaren askıya çıkarıldığı başvurucuların murisine bildirilmiştir.
18. Başvurucuların murisince 3194 sayılı Kanun"un 18. maddesi
kapsamında yeniden yapılan parselasyon işlemine itiraz edilmiş ise de İzmit
Belediyesinin 1/8/2012 tarihli 1419 sayılı kararı ile itirazın reddine karar
verilmiştir.
19. Başvurucuların murisi 3194 sayılı Kanun"un 18. maddesi
kapsamında yeniden yapılan 13/6/2012 tarihli parselasyon işleminin iptali
istemiyle İzmit Belediyesi aleyhine 27/9/2012 tarihinde Kocaeli 2. İdare
Mahkemesinde dava açılmıştır. Mahkemenin 12/12/2013 tarihli ve E.2012/908,
K.2013/1209 sayılı kararı ile idari işlemin iptaline karar verilmiştir.
Kararın, davalı İzmit Belediyesince temyiz edildiği anlaşılmakta olup temyiz
incelemesi devam etmektedir.
20. Diğer yandan başvurucuların murisince, taşınmazların
parselasyona tabi tutularak bedele dönüştürülmesine ilişkin işlemin Kocaeli
İdare Mahkemesinin 18/10/2006 tarihli kararı ile iptal edilmesine rağmen
6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 28. maddesi
uyarınca mahkeme kararının otuz gün içerisinde yerine getirilmediği
belirtilerek İzmit Belediyesi aleyhine 10/5/2011 tarihinde maddi ve manevi
tazminat istemiyle Kocaeli 1. İdare Mahkemesinde dava açılmıştır.
21. Başvurucuların murisinin 30/6/2011 tarihinde vefat etmesi
üzerine başvurucuların talebi doğrultusunda yargılamaya devam edilmiş,
Mahkemece 27/11/2012 tarihli ve E.2011/560, K.2012/1343 sayılı kararla maddi
tazminat istemi yönünden davanın reddine, manevi tazminat istemi yönünden ise
davanın kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru
tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar
verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Dava dosyasının incelenmesinden,
davacıların murisi A.R.K.dan intikal eden ... 744
ada, 15 ve 17 nolu parsellerin parselasyona tabii
tutularak bedele dönüştürülmesine ilişkin imar düzenlemesi işlemine karşı
Kocaeli İdare MahkemesininE: 2003/1284 sayılı
dosyasında açılan davada, ... 18/10/2006 tarih ve K: 2006/1844 sayılı kararla
dava konusu işlemin iptal edildiği, bu kararın 13/02/2007 tarihinde davalı
idareye tebliğ edildiği, davalı idarenin kararı temyiz etmesi sonucu Danıştay
Altıncı Dairesinin12/01/2009tarih (li) ... kararıyla
Mahkeme kararının onandığı, tashihi karar talebinin de ... reddedildiği ve bu
kararın davalı idareye 11/01/2011tarihindetebliğ edildiği, davacının 17/01/2011
tarih ve 11/02/2011 tarihli dilekçelerle davalı idareye başvurarak mahkemekararınıngereğinin uygulanması istenerek aksi halde
tazminat davası açılacağının bildirildiği, bakılmakta olan davanın da anılan
mahkeme kararının uygulanmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve
manevi tazminat istemiyle açıldığı görülmektedir.
... mevzuat hükümleri uyarınca davalı idarenin
... 18/10/2006 tarihliiptal kararı üzerine, yargı
kararı gereğini gecikmeksizin yerine getirmesi gerektiği, davalı idarenin davanınaçıldığı tarih itibariyle halen yargı kararını
yerine getirmediği açık olduğundan davacıların maddi ve manevi tazminat
istemlerinin 2577 sayılı Kanun"nun 28/3. maddesi
kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Olayda maddi tazminat miktarının ... emsal
kira bedellerine ...dayandırıldığı görülmektedir.
Manevi tazminat istemine gelince; doktrinde
kabul edildiği üzere manevi tazminat, patrimuanda
meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp,
manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya
yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale
getirmektedir. Olayın gelişimi ve sonucu, ilgilinin durumu itibariyle uğradığı
zarara karşılık takdir edilecek manevi tazminatın, manevi tatmin aracı
olmasından dolayı zenginleşmeye yol açmayacak miktarda, fakat idarenin olaydaki
kusurunun niteliğini ve ağırlığını ifade edecek ölçüde saptanması zorunlu
bulunmaktadır.
Bu durumda davacıların maddi tazminat istemi
kira gelirine dayandığıbunun da muhtemel gelir olduğu
görüldüğünden maddi tazminat istemi yerinde görülmemiş, davalı idarenin yargı
kararını süresinde ve davanın açıldığı tarih itibariyle de halen yerine
getirmemiş olması nedeniyle 5.000,00- TL manevi tazminat isteminin ise kabulü
gerektiği sonucuna varılmıştır."
22. Tarafların itirazı üzerine karar, Sakarya Bölge İdare
Mahkemesinin 24/6/2013 tarihli ve E.2013/813, K.2013/951 sayılı ilamı ile
onanmıştır.
23. Davalı İzmit Belediyesince davanın kabul edilen kısmına
yönelik olarak kararın düzeltilmesi talebinde bulunulması üzerine Sakarya Bölge
İdare Mahkemesinin 5/2/2014 tarihli ve E.2013/1844, K.2014/155 sayılı kararıyla
karar düzeltme isteminin kabulüne, itiraza konu Kocaeli 1. İdare Mahkemesinin
27/11/2012 tarihli kararının manevi tazminata ilişkin kısmının bozulmasına,
manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"... manevi tazminat isteminin,
davacılara murislerinden intikal eden taşınmazları ile ilgili olarak Belediyece
yapılan imar düzenlemesi hakkında açılmış olan davada verilen iptal kararının
uygulanmamasına dayalı olması nedeniyle uyuşmazlığın yargı kararının yerine
getirilmesinde idarenin bir kusuru, gecikmesi bulunup bulunmadığı noktasından
incelenmesi gerekmekte olup; her ne kadar uyuşmazlığın 2577 sayılı Yasa"nın
28.maddesinin ... hükümleri çerçevesinde irdelenmesinden yargı kararlarının
idarelerce otuz günlük süre içerisinde uygulanması Anayasa"da ve 2577 sayılı
Yasa"da öngörülen amir kural olmakla birlikte, bu hususun yargı kararının
idarece başkaca herhangi bir işlem, eylem veya tasarrufta bulunulmadan doğrudan
uygulanabilecek bir nitelik taşıması halinde mümkün olduğu, belirtilen
nedenlerle doğrudan uygulanma olanağının bulunmadığı hallerde ise idarece otuz
günlük süre zarfında uygulanmaya başlandığını gösterir işlem ve eylemlerde
bulunulup bulunulmadığının denetlenmesini zorunlu kılmaktadır.
Öte yandan yargı kararının idare tarafından
uygulanmaması nedeniyle açılan manevi tazminat davalarında, tazminata
hükmedilebilmesi; yargı yerince verilen kararın uygulanmamasıyla birlikte ancak
bir manevi zararın mevcut olması halinde mümkün olabilecektir.
...
Bu itibarla manevi tazminata hükmedilebilmesi
için, kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünü azalması
sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir
işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya
şeref ve haysiyetinin rencide edilmiş bulunması gerekmektedir.
Olayda; ... 744 ada, 15 ve 17 parsel sayılı
taşınmazların parselasyona tabi tutularak bedele dönüştürülmesine ilişkin
işlemin ve buna ilişkin ... encümen kararının iptali isteğiyle Kocaeli İdare
Mahkemesinin E:2003/1284 sayılı dosyasında açılan davada anılan Mahkemece
verilen temyiz ve karar düzeltme incelemelerinden de geçmek suretiyle
kesinleşen ... iptal kararı uyarınca, karar düzeltme talebinin reddine dair
Danıştay kararının, 11.01.2011 tarihinde davalı Belediyeye tebliği ardından; şuyulandırmaya tabi tutulan parsellerin şuyulandırmadan
önceki hallerine geri döndürülmesi ve yargı kararı gerekçesine uygun olarak
3194 sayılı Kanunun 18.maddesine göre arsa ve arazi düzenlemesi yapılması için
öncelikle nazım ve uygulama imar planı değişikliklerine gidildiği, söz konusu
işlemlere dayalı olarak şuyulandırma işlemi ile
oluşturulan parsellerin 29.08.2012 tarihinde tapuda tescilinin sağlandığı dosya
kapsamında anlaşılmış olup belirtilen durum karşısında hem bahis konusu husus
hem de manevi tazminata hükmedilebilmesi için gereken koşullar gözönüne alındığında olayda yargı kararının uygulanması ile
ilgili olarak idarenin hizmet kusuru işlediğinden ve manevi zarara yol
açtığından söz edilemeyeceği, ayrıyeten manevi tazminata hükmedilmesini gerekli
kılan koşulların oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararının,
davacıların manevi tazminat talebinin kabulüne ilişkin kısmında hukuka uyarlık
bulunmamaktadır."
24. Karar, başvuruculara 27/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
25. Başvurucular
28/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
26. 2577 sayılı Kanun"un 28. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"1.Danıştay, bölge idare mahkemeleri,
idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin
kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya
eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden
başlayarak otuz günü geçemez. ...
...
3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve
vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde
bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi
ve manevi tazminat davası açılabilir."
27. 3194 sayılı Kanun"un 18. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"İmar hududu içinde bulunan binalı veya
binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile,
kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları
yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya
kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re"sen
tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler
belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe
kullanılır.
Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi
tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri
kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında
"düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre
alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve
arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.
(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan
yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı
ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı
yol, su yolu, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve
karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla
kullanılamaz.
...
Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir
parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o
parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani
teşkil etmez.
..."
28. 3194 sayılı Kanun"un 19. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"İmar planlarına göre parselasyon
planları yapılıp, belediye ve mücavir alan içinde belediye encümeni, dışında
ise il idare kurulunun onayından sonra yürürlüğe girer. Bu planlar bir ay
müddetle ilgili idarede asılır. Ayrıca mutat vasıtalarla duyurulur. Bu sürenin
sonunda kesinleşir. Tashih edilecek planlar hakkında da bu hüküm uygulanır.
Kesinleşen parselasyon planları tescil edilmek
üzere tapu dairesine gönderilir. Bu daireler ilgililerin muvafakatı
aranmaksızın, sicilleri planlara göre re"sen tanzim
ve tesis ederler."
29. 2/11/1985 tarihli ve 18916 sayılı Resmî Gazete"de
yayımlanan İmarKanunu"nun 18"inci Maddesi Uyarınca
Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmelik"in
10. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“İmar parsellerinin oluşturulması ve
dağıtımında aşağıdaki esaslar dikkate alınır: a) Düzenlemeyle oluşacak imar
parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki eski parsellere
tahsisi sağlanır, b) Plân ve mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların tam
ve hissesiz bir imar parseline intibak ettirilmesi
sağlanır, c) Mal sahibine tahsis edilen miktarın bir imar parselinden küçük
olması veya diğer teknik ve hukuki nedenlerle müstakil imar parseli verilmemesi
halinde, İmar parselasyon plânları ve imar durumu belirlenmiş düzenleme
alanlarında yapılacak binaların toplam inşaat alanı veya bağımsız bölüm
adetleri belirtilen imar adaları veya parselleri, kat mülkiyetine esas olmak
üzere hisselendirilebilir."
IV.İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 8/12/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
31. Başvurucular, maliki oldukları taşınmazların 3194 sayılı
Kanun"un 18. maddesi uyarınca parselasyona tabi tutularak bedele dönüştürülmesine
ilişkin işlemin Kocaeli İdare Mahkemesinin 18/10/2006 tarihli kararı ile iptal
edildiğini, Mahkeme kararının 13/2/2007 tarihinde davalı Belediyeye bildirilmiş
olmasına ve 2577 sayılı Kanun"un 28. maddesine göre idarenin mahkeme kararını
en geç otuz gün içinde uygulamakla yükümlü bulunmasına rağmen yaklaşık beş yıl
sonra 13/6/2012 tarihinde yeniden 3194 sayılı Kanun"un 18. maddesi uyarınca
işlem yapıldığını, zaman kazanmaya yönelik olarak yapılan bu işlemin de Kocaeli
2. İdare Mahkemesinin 12/12/2013 tarihli kararıyla iptal edildiğini, mahkeme
kararı uygulanmayarak haklarının sürüncemede bırakıldığını, yargı kararının
yerine getirilmemesi sebebiyle açılan tazminat davasının reddedildiğini,
yaklaşık beş sene sonra uygulanan mahkeme kararından dolayı maddi ve manevi
zararlarının karşılanması gerekirken tazminat taleplerinin şartların oluşmaması
sebebiyle reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşler, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
32. Başvurucular, mülkiyet haklarının ihlal edildiğinden şikâyet
etmekte olup şikâyetin temel olarak parselasyon işleminin iptaline ilişkin
mahkeme kararının otuz gün içinde yerine getirilmemesi, bu kapsamda yapılan
işlemlerin de zaman kazanmaya yönelik olduğu iddiası ile yargı kararının geç
icrası dolayısıyla açılan maddi ve manevi tazminat davasının hatalı olarak
reddedilmesine dayandığı anlaşılmaktadır.
33. Kural olarak mahkeme kararlarının uygulanması, ilam
zamanaşımı dolmadığı sürece, her zaman talep edilebilir. Bu yöndeki bir talebe
rağmen mahkeme kararı uygulanmamışsa olumsuz kamu gücü işleminden kaynaklanan
bir süregelen ihlalden söz edilebilir. Bu durumda başvurucu mahkeme kararının
uygulanması talebini müteakiben makul bir süre bekledikten sonra Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir. Başvurucunun talebinden vazgeçtiği
ya da takipsiz bıraktığı anlaşılmadıkça bu tür başvuruların süresinde
yapıldığını kabul etmek gerekir. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkili
olup olmadığının ve başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının da bu çerçevede
belirlenmesi gerekir (Ahmet Yıldırım,
B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 29).
34. Mahkeme kararının uygulanmaması hâlinin süregelen bir duruma
ilişkin olup olmadığı ve bu yönüyle Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından
yetkili olup olmadığının başvuruya konu olayın özellikleri dikkate alınarak
ayrıca irdelenmesi gerekir. Somut olayda, Kocaeli İdare Mahkemesinin 18/10/2006
tarihli kararıyla başvuruculara ait taşınmazı kapsayan alanda yapılan parselasyon
işleminin iptaline karar verildiği ve bu kararın 8/12/2010 tarihinde
kesinleştiği anlaşılmaktadır. Başvuru formunda idarenin karar tarihinden
yaklaşık beş yıl sonra 29/8/2012 tarihinde zaman kazanmak amacıyla yeniden
parselasyon işlemi yaptığı bu nedenle maddi ve manevi zararların karşılanması
gerektiği belirtilmiştir. Yine, başvuru formuna ekli belgelerden, Kocaeli İdare
Mahkemesinin 18/10/2006 tarihli parselasyon işleminin iptaline ilişkin kararı
uyarınca parselasyondan önceki duruma dönülmesine ve geri dönüşüm sonrası
tescil olunan adalardaki parselleri kapsayan alanda 3194 sayılı Kanun"un 18.
maddesi uyarınca yeniden işlem yapılmasına ilişkin 13/6/2012 tarihli işlemin
iptali istemiyle Kocaeli 2. İdare Mahkemesinde dava açıldığı (bkz. § 19), Mahkemenin
12/12/2013 tarihli kararı ile dava konusu uygulamanın parselleme,
dağıtım-tahsis ilkelerine, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, imar
mevzuatına ve kamu yararına uygun olmadığı kanaatine varılarak iptaline karar
verildiği, davalı İzmit Belediyesince temyiz edilen kararın temyiz
incelemesinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda parselasyon işleminin
iptaline ilişkin Kocaeli İdare Mahkemesinin 18/10/2006 tarihli kararının
uygulanmadığı iddiasına ilişkin başvurunun Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisi içinde bulunduğu değerlendirilmiştir.
35. Anayasa"nın 125. maddesinin son fıkrasında idarenin, kendi
eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş;
Anayasa"nın 138. maddesinin son fıkrasında yasama ve yürütme organları ile
idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organların ve idarenin,
mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremeyeceği düzenlenmiştir.
36. Yargı kararının geciktirilmeksizin uygulanması, Anayasa"nın
138. maddesinin dördüncü fıkrasında mahkemelerin bağımsızlığının bir parçası
olarak görülmekte ve devlete yargı kararlarını değiştirmeden ve geciktirmeden
uygulama yükümlülüğü getirilmektedir (Halil
Canpolat, B. No: 2013/7662, 25/3/2015, § 41).
37. Öte yandan, Anayasa"nın 35. maddesinde herkesin mülkiyet ve
miras haklarına sahip olduğu belirtilerek; bu hakların ancak kamu yararı
amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum
yararına aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Anayasa"nın 35. maddesi ve Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi"ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol"ün 1. maddesi benzer
düzenlemelerle mülkiyet hakkına yer vermiştir.
38. Sözleşme"ye ek 1 No.lu Protokol"ün
1. maddesi üç temel kuraldan oluşmaktadır. Birinci kural, genel olarak
mülkiyetten barışçıl yararlanma veya mülkiyete saygı ilkesidir. Bu husus,
birinci fıkranın ilk cümlesinde düzenlenmiştir. İkinci kural mülkiyetten yoksun
bırakmayı düzenler ve bunu belirli koşullara bağlı kılar. Bu da aynı fıkranın
ikinci cümlesinde düzenlenmiştir. Üçüncü kural ise devletlerin kamu yararına
uygun olarak ve bu amacın gerektirdiği ölçüde yasaların uygulanması yoluyla
mülkiyetin kullanımını kontrol etme yetkisini tanır, bu ise ikinci fıkrada yer
almaktadır (Kenan Yıldırım ve Turan
Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, § 58).
39. Anayasa"nın 35. maddesi de Sözleşme"ye
ek 1 No.lu Protokol"ün 1. maddesindeki düzenlemeye paralel şekilde, birinci
fıkrasında mülkiyet hakkını tanımış, ikinci ve üçüncü fıkralarında ise mülkiyet
hakkının sınırlandırılması ve bu sınırlandırmanın ölçütü belirtilmiştir (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, § 59).
40. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), yargı kararlarının
icrasının gecikmesini, "mülkten barışçıl yararlanma" hakkına müdahale
olarak kabul etmektedir (bkz. Burdov / Rusya,
B. No:59498/00, 7/5/2002, § 40).
41. Bireysel başvuru yoluyla mülkiyet hakkının ihlali iddiasının
ileri sürülebilmesi için mülkiyetin konusu "sahip olunan bir mülk"e
ihlal sonucunu doğuracak bir müdahalenin bulunması gerekmektedir (Selçuk Emiroğlu, B. No: 2013/5660,
20/3/2014, § 26).
42. Anayasa"nın 35. maddesinde yer verilen mülkiyet kavramı,
kapsam itibarıyla 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nda yer
alan mülkiyet kavramı ile sınırlı olmamakla birlikte taşınmaz mülkiyetinin
Anayasa"nın 35. maddesindeki güvence kapsamına girdiğinde kuşku yoktur.
Anayasa"nın 35. maddesi kapsamındaki hakkının ihlal edildiğini ileri süren
başvurucu, böyle bir hakkın varlığını kanıtlamak zorundadır. Bu nedenle,
öncelikle başvurucunun Anayasa"nın 35. maddesi uyarınca korunmayı gerektiren
mülkiyete ilişkin bir menfaate sahip olup olmadığı noktasındaki hukuki
durumunun değerlendirilmesi gerekir (İhsan Vurucuoğlu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, §§ 30,
31).
43. Somut olayda İdarenin parselasyon işlemine konu alanda yer
alan 744 ada15 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde başvurucuların mülkiyet
hakkının bulunduğu ve mahkeme kararının niteliği itibarıyla doğrudan
başvurucuların mal varlığı değerine yönelik olduğu tartışmasızdır. Bu bakımdan,
taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı devam etmekte olup başvurucuların mülkiyet
hakkından yoksun kaldığı söylenemez. Diğer yandan taşınmazlar üzerindeki mülk
sahipliği devam etmekle birlikte, taşınmazların parselasyona tabi tutularak
bedele dönüştürülmesine ilişkin işlemin mahkeme kararıyla iptal edilmesi
üzerine uzunca bir süre geri dönüşüm işlemi uygulanmaması ve mahkeme kararı
doğrultusunda yeniden 3194 sayılı Kanun"un 18. maddesi uyarınca işlem
yapılmaması suretiyle taşınmazların kullanımı yönünden imar mevzuatı kapsamında
belirsizlik yaratılması hâlinde mülkten yararlanma hakkının kısıtlanması
suretiyle bir müdahaleden söz edilebilmesi ve mülkiyetten barışçıl yararlanma
veya mülkiyete saygı ilkesi kapsamında konunun değerlendirilebilmesi mümkün
olabilecektir.
44. Başvuru konusu olayda, başvuruculara murislerinden intikal
eden taşınmazların 3194 sayılı Kanun"un 18. maddesi uyarınca parselasyona tabi
tutularak bedele dönüştürülmesine ilişkin idari işlem Kocaeli İdare
Mahkemesinin 18/10/2006 tarihli kararı ile iptal edilmiştir (bkz. § 9).
13/2/2007 tarihinde davalı Belediyeye tebliğ edilen karar temyiz ve karar
düzeltme aşamalarından geçmek suretiyle 8/12/2010 tarihinde kesinleşmiştir.
Başvurucuların murisince 17/1/2011 ve 11/2/2011 tarihlerinde Belediyeye
başvurularak mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesi istenmiştir. Yargı
kararının gereğinin yerine getirilmesi amacıyla 2011 yılında yeniden 3194
sayılı Kanun"un 18. maddesi kapsamındaçalışmalara
başlandığı, bu kapsamda Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin 16/6/2011 tarihli
kararı ile meri imar planındaki değişiklik teklifi kabul edilerek uygulamayı
olumsuz etkileyecek hususların giderilmesi amacıyla 1/5000 ölçekli nazım imar
planı değişikliğinin kabul edildiği, gerekli çalışmaların yapılarak İzmit
Belediyesinin 13/6/2012 tarihli kararı ile taşınmazları kapsayan alanda
düzenleme sınırı haritasının tasdiki, geri dönüşüm işleminin uygulanması, geri
dönüşüm cetveli, parselasyon haritası, ilan ve dağıtım cetvellerinin
onaylanması işlemlerinin yapıldığı (bkz. §§ 15, 16), 3194 sayılı Kanun"un 18.
maddesi uyarınca yeniden yapılan parselasyon işlemine karşı Kocaeli 2. İdare
Mahkemesinde iptal davası açıldığı, işlemin iptaline ilişkin karara karşı
temyiz yoluna başvurulduğu ve temyiz incelemesinin devam ettiği
anlaşılmaktadır.
45. Başvurucuların murisi tarafından Kocaeli İdare Mahkemesinin
18/10/2006 tarihli kararının uygulanmaması sebebiyle uğranıldığı ileri sürdüğü
maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılan ve murisin vefatı üzerine
başvurucuların talebi doğrultusunda yargılamaya devam edilen davada, manevi
tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı İzmit Belediyesince
karar düzeltme yoluna başvurulduğu ve bu kapsamda Sakarya Bölge İdare
Mahkemesince verilen 5/2/2014 tarihli kararda, 2577 sayılı Kanun"un 28. maddesi
kapsamında yargı kararlarının idarelerce otuz günlük süre içerisinde
uygulanması gerekmekle birlikte, bu hususun yargı kararlarının idarece başkaca
herhangi bir işlem, eylem veya tasarrufta bulunulmadan doğrudan uygulanabilecek
bir nitelik taşıması hâlinde mümkün olduğu, doğrudan uygulama olanağının
bulunmadığı hâllerde ise bu süre zarfında kararın uygulanmaya başlandığını
gösterir işlem veya eylemlerde bulunulup bulunulmadığının denetlenmesinin
zorunlu olduğu, somut olayda kesinleşen iptal kararının 11/1/2011 tarihinde
davalı idareye tebliğinin ardından yargı kararının gerekçesine uygun olarak idarece
3194 sayılı Kanun"un 18. maddesine göre arsa ve arazi düzenlemesi yapılabilmesi
için öncelikle nazım ve uygulama imar planlarında değişikliklere gidildiği, bu
işlemlere dayalı olarak parselasyon işlemiyle oluşan parsellerin 29/8/2012
tarihinde tapuda tescilinin sağlandığının anlaşıldığı (bkz. § 23) belirtilmek
suretiyle manevi tazminata ilişkin hükmün bozulmasına ve manevi tazminat
talebinin reddine karar verilmiştir.
46. Bu durumda, başvurucular tarafından her ne kadar Kocaeli
İdare Mahkemesinin 18/10/2006 tarihli kararının uygulanmadığı belirtilerek
mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de kararın uygulanmadığı
gerekçesiyle açılan tazminat davasının reddedildiği, idarece kesinleşen kararın
tebliğinden sonra parselasyona tabi tutulan taşınmazların geri dönüşüm
işlemlerinin tamamlanması ve kesinleşen kararın gerekçesine uygun olarak
yeniden 3194 sayılı Kanun"un 18. maddesine göre işlem yapılabilmesi için
çalışmalar başlatıldığı anlaşılmaktadır.
47. Bu durumda, taşınmazların parselasyona tabi tutularak bedele
dönüştürülmesine ilişkin işlemin iptali yönündeki yargı kararının niteliği,
kapsamı, mahiyeti, icra edilebilme şekli ve yöntemi, yargı kararının yerine
getirilebilmesine yönelik sürecin bütünü, yayılabileceği zaman dilimi, idarenin
tutumu ve ayrıca mahkeme kararının uygulanmadığı gerekçesiyle açılan tazminat
davasının reddedilmesi ve gerekçesi dikkate alındığında başvurucuların mülkiyet
hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı sonucuna varılmıştır.
48. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların mahkeme kararının
uygulanmadığı iddialarına dayalı olarak mülkiyet hakkına yönelik bir ihlalin
olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
8/12/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.