Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2014/1166
Karar No: 2014/1166
Karar Tarihi: 8/12/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KEMAL KÜÇÜKBAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/1166)

 

Karar Tarihi: 8/12/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör Yrd.

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Kemal KÜÇÜKBAŞ

Vekili

:

Av. Selin YAVUZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, terör nedeniyle köyden ayrılma durumu dikkate alınmaksızın 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddedilmesi nedeniyle eşitlik ilkesinin; ret işlemine karşı açılan davaya ilişkin yargılama işlemlerinin adil olmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/1/2014 tarihinde İstanbul 9.Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 22/12/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu; Tunceli ili Nazımiye ilçesi Çevrecik köyünde ikamet etmekte iken 1994 yılında terör nedeniyle yaşadığı köyden ayrılmak zorunda kaldığını iddia etmiştir.

6. Başvurucu, 5/4/2006 tarihinde 5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanması talebiyle Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.

7. Komisyon 31/8/2009 tarihli ve 2009/4-2508 sayılı kararında "...ilçe araştırma heyeti keşif ve tespit tutanağında belirtilen şahsın 1950 yıllarında ekonomik nedenlerden dolayı İstanbul iline göç ettiği, 2003 yılında köye gelerek yeni yaptığı evine taşınarak yazın gelip kışın İstanbul iline gittiği terörden dolayı herhangi bir terk ve zararın olmadığı muhtar ve mahallinin bilirkişi ifadelerinden tespit edilmiş olup; kanun kapsamına girmediğinden talebin reddine..." karar vermiştir.

8. Ret kararına karşı Malatya İdare Mahkemesinde başvurucu tarafından dava açılmıştır.

9. Malatya İdare Mahkemesinin 20/1/2011 tarihli ve E.2009/1563, K.2011/191 sayılı kararı ile davanın reddine hükmedilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

 “...Mahkememizin E:2007/2269 sayılı dosyasında mevcut İçişleri Bakanlığı"nın 08.07.2009 gün ve 10246 sayılı yazısı ile Mahkememizin E:2007/1645 sayılı dosyasında bulunan Tunceli İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği"nin 28.09.2009 gün ve 2336 sayılı yazısı ekinde yer alan veTunceli İli genelinde terör olayları nedeniyle boşalan yerleşim birimlerini gösteren listelerin incelenmesinden; davacının ikamet etmekte iken terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığını ileri sürdüğü Çevrecik Köyü"nün terör eylemleri nedeniyle tamamen boşaltılan yerleşim yerleri arasında bulunmadığı görülmektedir.

Diğer taraftan; adı geçen Köyün terör olayları nedeniyle tamamen boşalıp boşalmadığının tespiti amacıyla Mahkememizin E:2007/1639 sayılı dosyasında yapılan 11.11.2009 tarihli ara karara cevaben davalı idare tarafından gönderilen bilgi-belgelerin incelenmesinden; ÇevrecikKöyü’nün 1990 yılı nüfusunun 156 kişi, 1997 yılı nüfusunun 48 kişi, 2000 yılı nüfusunun 49 kişi olduğu; Nazımiye İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı"nın02.12.2009 tarih ve 129 sayılı yazında, Çevrecik Köyü"nde 1994-2007 yılları arasında Mahalli İdareler Genel Seçimleri ile Milletvekili Genel Seçimleri ve halk oylaması seçimlerinin yapıldığı, Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde Muhtarlık Seçimleri ve İhtiyar Meclisi Üyeliği seçimleri için aday gösterildiği, tüm köylerde seçmenlerin oy kullandığının belirtildiği anlaşılmaktadır.

Söz konusu bilgi ve belgelerin bir arada değerlendirilmesinden; davacının ikamet ettiği Nazımiye İlçesi, Çevrecik Köyü"nün idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılmadığı, köydeköykorucularıveaileleri dışında yaşayanların da olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Buna göre; davacının, köyünü güvenlik kaygısı nedeniyle terk ettiği kabul edilse dahi köyün tamamen boşalmamış olması nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği zararların 5233 sayılı Yasa kapsamında tazminine olanak bulunmayıp, davacının başvurusunun reddine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir...”

10. Başvurucunun temyizi üzerine Danıştay Onbeşinci Dairesinin 14/11/2012 tarihli ve E.2011/16417, K.2012/10324 sayılı ilamı ile kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği belirtilerek onanmasına karar verilmiştir.

11. Başvurucu karar düzeltme talebinde bulunmuş, aynı Dairenin 19/9/2013 tarihli ve E.2013/9433, K.2013/5950 sayılı ilamı ile reddedilmiştir. Karar düzeltme kararı, başvurucuya 26/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

12. Başvurucu 22/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

13. 5233 sayılı Kanun’un 1., 2., 4., 6., 7., 8., geçici 1., geçici 3., geçici 4. maddeleri, 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki kararın 1. maddesi, Danıştay Onuncu Dairesinin 30/12/2008 tarihli ve E.2008/4141, K.2008/9584 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 31/12/2008 tarihli ve E.2008/5548, K.2008/9733 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/2/2009 tarihli ve E.2008/6679, K.2009/1227 sayılı kararı (Celal Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014, §§ 15-28).

14. 5233 sayılı Kanun’un 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değişik 9. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

“Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın;

a) Yaralananlara altı katı tutarını geçmemek üzere yaralanma derecesine göre,

b) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından üçüncü derece olarak tespit edilenlere dört katından yirmidört katı tutarına kadar,

c) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından ikinci derece olarak tespit edilenlere yirmibeş katından kırksekiz katı tutarına kadar,

d) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından birinci derece olarak tespit edilenlere kırkdokuz katından yetmişiki katı tutarına kadar,

e) Ölenlerin mirasçılarına elli katı tutarında,

Nakdî ödeme yapılır.

Birinci fıkranın (e) bendine göre belirlenen nakdî ödemenin mirasçılara intikalinde 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun mirasa ilişkin hükümleri uygulanır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 8/12/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu, terör olayları nedeniyle köyünü terk etmek zorunda kaldığını, uğradığı zararların karşılanması amacıyla yaptığı başvuru sonucunda tesis edilen işleme karşı açılan davadan sonuç alamadığını, Mahkemenin tazminat komisyonunun ret gerekçesini değerlendirmek yerine köyün boşaltılıp boşaltılmadığını değerlendirmek suretiylehakkaniyete aykırı bir şekilde karar verdiğini, 1950 yılında 6 yaşında olup köyünden göç etmesinin mümkün olmadığını, çocuklarının anılan köyde doğup eğitim gördüklerini, buna ilişkin belgeleri Komisyona ibraz etmelerine rağmen başvurusunun reddedildiğini, bu hususların Mahkeme ve Danıştay aşamasında da ileri sürülmesine rağmen iddiaları araştırılıp değerlendirilmeden karar verildiğini oysa aynı yerleşim yerinde bulunup tazminat talebinde bulunanlara ödeme yapıldığını ve bu şekilde eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

17. Başvurucu, 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptığı giderim taleplerinin mukim olduğu köyün tamamen boşaltılmamış olduğu gerekçesiyle reddedildiğini ancak aynı yerleşim yerinden başvuruda bulunanlar hakkında Komisyonun tazminat ödenmesi yönünde karar verdiğini ve yargı mercilerince bu kararlar konusunda araştırma ve inceleme yapılmayarak davasının reddine hükmedildiğini, bu nedenle makul ve objektif bir sebep bulunmamasına rağmen tazminat ödenmemesi yönünde karar alındığını belirterek Anayasa’nın 10. maddesinde tanımlanan eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

18. 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurularda, tazminat taleplerinin reddedilmesi nedeniyle ayrımcılığa maruz kalındığı iddiası daha önce bireysel başvuruya konu olmuş ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği kararlarda, başvurucuların kendilerine hangi temele dayalı olarak ayrımcılık yapıldığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadıkları gibi, belirtilen iddialarını temellendirecek herhangi bir somut bulgu ve kanıt da sunmamış oldukları dikkate alınarak, başvurucuların anılan iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna varılmıştır (Mesude Yaşar, B. No: 2013/2738, 16/7/2014, §§ 43-48; Cahit Tekin, B. No: 2013/2744, 16/7/2014, §§ 39-44).

19. Yapıldığı iddia edilen ayrımcılığın somut başvuru açısından hangi temele dayalı olduğuna dair bir beyanda bulunulmadığı, belirtilen iddiaları temellendirecek herhangi bir somut bulgu ve kanıt sunulmadığı anlaşılmıştır.

20. Açıklanan nedenlerle başvurucunun eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiasının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia

21. Başvurucu, Komisyonca verilen kararın akabinde açtığı davadan sonuç alamadığını, göç etmeye mecbur kalması nedeni ile mal varlığına ulaşamadığını, tarım, hayvancılık ve diğer köy geçim kaynaklarından mahrum kaldığını, anılan zararlara köy boşaltma eylemleri ile sebebiyet verilmiş olmasına rağmen zararlarının tazmin edilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

22. Anayasa"nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, bireysel başvurulara ilişkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvuruların mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 24).

23. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, § 26).

24. Başvurucu, Mahkemenin tazminat Komisyonunun ret gerekçesini değerlendirmek yerine köyün boşaltılıp boşaltılmadığını değerlendirmek suretiylehakkaniyete aykırı bir şekilde karar verdiğini, 1950 yılında 6 yaşında olup köyünden göç etmesinin mümkün olmadığını, çocuklarının anılan köyde doğup eğitim gördüklerini, buna ilişkin belgeleri Komisyona ibraz etmesine rağmen başvurusunun reddedildiğini, bu hususların Mahkeme ve Danıştay aşamasında da ileri sürülmesine rağmen iddiaların araştırılıp değerlendirilmeden karar verildiğini, bu kapsamda Derece Mahkemesince delillerin takdirinin hatalı ve hükmün sonuç itibarıyla hukuka aykırı olduğunu belirtmekte olup başvurucunun iddialarının özü, Derece Mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkindir.

25. Başvuru konusu İdare Mahkemesi kararında, köyün terör olayları nedeniyle tamamen boşalıp boşalmadığının tespiti amacıyla yapılan ara kararına cevaben davalı idare tarafından gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden Çevrecik köyünün 1990 yılı nüfusunun 156 kişi, 1997 yılı nüfusunun 48 kişi, 2000 yılı nüfusunun 49 kişi olduğu; Nazımiye İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının yazısında, Çevrecik köyünde 1994 ile 2007 yılları arasında Mahalli İdareler Genel Seçimleri ile Milletvekili Genel Seçimleri ve Halk Oylaması Seçimleri"nin yapıldığı, Mahalli İdareler Genel Seçimleri"nde muhtarlık seçimleri ve ihtiyar meclisi üyeliği seçimleri için aday gösterildiği, tüm köylerde seçmenlerin oy kullandığının belirtildiği, söz konusu bilgi ve belgelerin bir arada değerlendirilmesinden başvurucunun ikamet ettiği Nazımiye ilçesi Çevrecik köyünün idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılmadığı, köydeköykorucularıveaileleri dışında yaşayanların da olduğu sonucuna ulaşıldığı, buna göre başvurucunun köyünü güvenlik kaygısı nedeniyle terk ettiği kabul edilse dahi köyün tamamen boşalmamış olması nedeniyle başvurucunun uğradığını iddia ettiği zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminine olanak bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Başvurucunun iddiaları, temyiz merciince de incelenip reddedilmek suretiyle yerel Mahkeme kararı onanmış, karar düzeltme talebi ise reddedilmiştir. Derece Mahkemesi kararında, başvurucunun Mahkemenin Komisyonun ret gerekçesini değerlendirmek yerine köyün boşaltılıp boşaltılmadığı değerlendirmek suretiylehakkaniyete aykırı bir şekilde karar verildiği iddiasını karşılayarak başvurucunun köyünü güvenlik kaygısı nedeniyle terk ettiği kabul edilse dahi köyün tamamen boşalmamış olması nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminine olanak bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun anılan iddialarına yönelik olarak bu çerçevede Derece Mahkemesinin kararında açık bir keyfîlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

26. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/12/2016tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi