Esas No: 2014/14865
Karar No: 2014/14865
Karar Tarihi: 23/2/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ERSAN ŞEN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/14865) |
|
Karar Tarihi: 23/2/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör |
: |
Akif
YILDIRIM |
Başvurucu |
: |
Ersan ŞEN |
Vekili |
: |
Av. Mahmut
Can ŞENYURT |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Adalet Bakanlığının (Bakanlık) kanun yararına bozma
yoluna gitmeme yönünde karar vermesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuya İstanbul Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü
Anadolu Yakası İstasyon Amirliğince 16/4/2013 tarihli tutanakla 343 TL idari
para cezası verilmiştir.
8. Başvurucunun söz konusu idari para cezasına itiraz etmesi
üzerine İstanbul Anadolu 26. Sulh Ceza Mahkemesi, 6/9/2013 tarihli kararıyla
başvuru konusu idari para cezasının iptaline kesin olarak karar vermiştir.
9. İtiraz üzerine İstanbul Anadolu 34. Asliye Ceza Mahkemesi
1/11/2013 tarihli kararıyla İstanbul Anadolu 26. Sulh Ceza Mahkemesinin anılan
kararının kaldırılmasına karar vermiştir.
10. Bu karar üzerine başvurucu, özetle 30/3/2005 tarihli ve 5326
sayılı Kabahatler Kanunu"nun 28. maddesinin (10) numaralı fıkrasına göre 3.000
TL"ye kadar olan idari para cezalarına ilişkin kararların kesin olduğunu,
başvuruya konu idari para cezasının ise 343 TL olduğunu, dolayısıyla idari para
cezasına yaptığı itiraz üzerine İstanbul Anadolu 26. Sulh Ceza Mahkemesince
verilen 6/9/2013 tarihli kararın kesin nitelikte olmasına rağmen İstanbul
Anadolu 34. Asliye Ceza Mahkemesinin bu kararı kaldırmasının hukuka aykırı
olduğunu belirterek 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma talebinde bulunmuştur.
11. Bakanlık Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 7/1/2014 tarihli kararı
ile "...Yargıtay 7. Ceza Dairesinin
13/07/2011 tarihli ve 2008/1272 esas, 2011/15795 sayılı ilamında atıfta
bulunulan, 26/10/1932 tarihli ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında
açıklandığı üzere, yerel mahkemelerce verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen
hükümlerde çok ciddi boyutlara ulaşan yargılama hukuku ile maddi hukuk kurallarına
aykırılık halinde olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma yoluna
başvurulmasının mümkün olduğu, incelenen dosyada idari para cezası miktarının
yukarıda anılan ölçüler içerisinde değerlendirilmesine imkan
bulunmadığı..." gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna
gidilmemesine karar vermiştir.
12. Başvurucu, bu karardan 13/8/2014 tarihinde haberdar
olmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 23/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu; hakkındaki idari para cezası miktarının düşük
olduğundan bahisle Bakanlıkça kanun yararına bozma yoluna gidilmediğini,
Bakanlığın hukuka aykırılığın boyutlarını takdir etme yetkisinin bulunmadığını,
bu nedenle Bakanlığın Anayasa ve kanunlardan alınmayan bir yetkiye dayalı
olarak tasarrufta bulunmasının açıkça hukuka aykırı ve keyfî olduğunu
belirterek Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve ihlalin tespiti ile sonuçlarının
ortadan kaldırılması talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
15. Başvurucu, kanun yararına bozma talebine Bakanlığın olumsuz
yanıt vermesini şikâyet etmektedir. Dolayısıyla İstanbul Anadolu 26. Sulh Ceza
Mahkemesinin kararına konu idari para cezasına ilişkin süresinde yapılmış bir
başvuru bulunmadığından, bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
16. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından
ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının
yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf
olduğu Sözleşme"ye ek protokoller kapsamına da
girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak
ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18).
17. Sözleşme’nin 6. maddesinde, adil yargılanmaya ilişkin hak ve
ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç
isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek
hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bahsedilen hâller
dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular,
Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz
(Onurhan Solmaz, § 23).
18. Somut olayda, başvurucu, suç isnadının esasının çözümlendiği
bir aşamadakanun yararına bozma talebine Bakanlığın
olumsuz yanıt vermesiyle ilgili olarak şikâyetini dile getirmektedir. Diğer bir
ifadeyle şikâyetin, 5271 sayılı Kanun"un 309. maddesi uyarınca Bakanlık tarafından
kanun yararına bozma yoluna gidilmemesine yönelik olduğu, ihlal iddiasının
kişinin "suç isnadı altında" olduğu bir aşamaya ilişkin olmadığı,
dolayısıyla başvurunun adil yargılanma hakkı kapsamına girmediği
anlaşılmaktadır.
19. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
23/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.