Esas No: 2014/17445
Karar No: 2014/17445
Karar Tarihi: 23/2/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ELİF POYRAZ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/17445) |
|
Karar Tarihi: 23/2/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör |
: |
Nahit GEZGİN |
Başvurucu |
: |
Elif POYRAZ |
Vekili |
: |
Av. Emire
Eren KESKİN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, güvenlik görevlileri tarafından kullanılan silahlı
güç sonucu yakının ölmesiyle sonuçlanan olayla ilgili olarak yürütülen
soruşturmanın makul sürede tamamlanmaması nedeniyle yaşama hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucunun olay tarihinde terör örgütüne üye olma suçundan
tutuklu olarak Ümraniye Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunan oğlu
Rıza Poyraz,19/12/2000 ila 22/12/2000 tarihlerinde güvenlik görevlilerince
gerçekleştirilen ve kamuoyunda "Hayata Dönüş Operasyonu" olarak
bilinen operasyonda yaralanmış, bu nedenle 2/1/2001 tarihinde yaşamını yitirmiştir.
10. Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay hakkında soruşturma başlatılmış ve 29/3/2004
tarihli iddianame ile267 kamu görevlisi hakkında Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesinde
kamu davası açılmıştır.
11. Yargılamada, bazı sanıklar hakkında 5/12/2013 tarihinde yakalama
emri çıkarılmış; sonraki celselerde bu emrin yerine getirilmesi beklenmiştir.
12. Yargılamanın devam ettiği 7/11/2014 tarihinde bireysel
başvuruda bulunulmuştur.
13. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan
incelemede neticesinde söz konusu yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 23/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
15. Başvurucu, yakınının yaşamını yitirdiği olayla ilgili olarak
yürütülen soruşturmanın makul süratte tamamlanmadığını belirterek
Anayasa"nın36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
16. Bakanlık görüşünde, başvurunun Anayasa"nın 17. maddesinde
güvence altına alınan yaşama hakkı kapsamında incelenmesinin uygun olacağı
belirtilmiş; başvuruya konu davanınbirçok kamu
görevlisinin sanık olması, bu sanıklardan bazıları hakkında çıkarılan yakalama
emrinin yerine getirilememiş olması nedeniyle karmaşık olduğu ve bu durumun
yargılama süresinin uzunluğunun makul olup olmadığının değerlendirilmesi
sırasında dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
17. Başvurucu, Bakanlık görüşünde ifade edilen hususun yargılama
süresinin uzunluğunu makul kılmadığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Anayasa’nın “Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına
sahiptir."
19. Anayasa’nın 5. maddesi şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının özü, yakınının
ölmesiyle sonuçlanan olaya ilişkin soruşturmanın, makul sürede
sonuçlandırılmaması nedeniyle etkili yürütülmediğine ilişkindir. Bu nedenle
başvurucunun iddiası, Anayasa"nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşama
hakkının usule ilişkin boyutu kapsamında incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 46. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında, ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal
nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenlerin bireysel başvuru
hakkına sahip oldukları kurala bağlanmıştır. Yaşama hakkının doğal niteliği gereği,
yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak ölen
kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvurucu, başvuru konusu olayda
yaşamını yitiren Rıza Poyraz"ın annesidir. Bu nedenle başvuru ehliyeti
açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
22. Diğer taraftan açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı
anlaşılan yaşama hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
23. Yaşama hakkına ilişkin ceza soruşturmasının etkili olması
için diğer şartların yanında soruşturmaların makul bir sürat ve özenle
yürütülmesi gerekmektedir (Deniz Yazıcı,
B. No: 2013/6359, 10/12/2014, § 96) .
24. Somut olayda başvurucunun yakını, güvenlik güçlerinin
19/12/2000 ila 22/12/2000 tarihlerinde tutulduğu Ceza İnfaz Kurumunda
gerçekleştirdiği operasyon sonucunda 2/1/2001 tarihinde yaşamını yitirmiştir
(bkz. §§ 9). Olay hakkında başlatılan soruşturma 16 yıldır devam etmektedir.
Başvurucu, soruşturmanın makul süratle yürütülmediğini iddia etmektedir.
25. Bu noktada belirtilmelidir ki soruşturmanın makul bir özen
ve süratle yapılıp yapılmadığına ilişkin tespit; başvuruya konu olayın kendi
koşullarına, soruşturmadaki şüpheli veya sanık sayısına, suçlamaların
niteliğine, olayın karmaşıklık derecesine ve soruşturmanın ilerlemesine engel
olan unsurlar ya da güçlüklerin bulunup bulunmadığına göre farklılık
gösterebilecektir (Fahriye Erkek ve
diğerleri, B. No: 2013/4668, 16/9/2015, § 91).
26. Diğer taraftan kamu görevlilerinin öldürücü güç
kullanmasıyla ilgili bir soruşturmada yetkililerin çabuk hareket etmeleri;
halkın hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını sürdürmesi bakımından ve hukuka
aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ile bu eylemlerin teşvik edildiği
görünümünün verilmesinin engellenmesi için esaslı bir unsurdur (Hüseyin Çat ve diğerleri, B. No:
2013/8475, 21/5/2015, § 56).
27. Somut olay bu bağlamda incelendiğinde başvuruya konu
soruşturmada çok sanığın olması ve bu sanıklardan bazılarının yakalanamaması
nedenleriyle soruşturma dosyasının ilerlemesinde güçlük yaşanmasının kaçınılmaz
olduğu ileri sürülebilir ise de bu durum soruşturmanın 16 yıldır devam etmesini
haklı kılmamaktadır.
28. Dolayısıyla başvuruya konu soruşturmanın, bir bütün olarak
yürürlükteki yargı sisteminde daha sonra ortaya çıkabilecek benzer yaşama hakkı
ihlallerinin önlenmesinde sahip olunan önemli rolün zarar görmesine neden
olabilecek şekilde makul süratle yürütülmediği, bu durumun da halkın hukukun üstünlüğüne
olan bağlılığını sürdürmesi için özellikle kamu görevlilerinin karıştığı iddia
edilen olaylarda hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği görünümü
verilmesinin engellenmesi ilkesiyle bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence
altına alınan yaşama hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
30. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
31. Başvurucu, manevi tazminata karar verilmesi talebinde
bulunmuştur.
32. Yaşama hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
33. Yaşama hakkının usule ilişkin boyutunun ihlali nedeniyle,
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucuya net 25.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşama hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşama
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 25. 000 TL manevi tazminatın ÖDENMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
23/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.