Esas No: 2014/20371
Karar No: 2014/20371
Karar Tarihi: 23/2/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
AHMET İNCİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/20371) |
|
Karar Tarihi: 23/2/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
Derya ATAKUL |
Başvurucu |
: |
Ahmet İNCİ |
Vekili |
: |
Av. Muhammet
Hanefi ÖZTÜRK |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; üniversiteler arası yatay geçiş isteğinin
reddedilmesi üzerine idari işlemin iptali talebiyle açılan davada verilen
yürütmenin durdurulması kararının uygulanmaması nedeniyle eğitim hakkının,
anılan kararın uygulanmaması sebebiyle açılan tazminat davasında verilen
kararın adil olmaması ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden
sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti"nde bulunan Yakın
Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi iken 2000-2001 eğitim öğretim yılı
için İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine yatay geçiş talebinde bulunmuştur.
Başvurucu anılan talebinin reddedilmesi üzerine 2000 yılında İstanbul Üniversitesi
Rektörlüğü aleyhine idari işlemin iptali ve yürütülmesinin durdurulması
talebiyle dava açmıştır. İstanbul 2. İdare Mahkemesince (Mahkeme) anılan
işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş; ancak, ilgili kamu
görevlisi tarafından Mahkeme kararının gereği yerine getirilmemiştir. Mahkeme
19/11/2003 tarihinde idari işlemin iptaline karar vermiş, karar Danıştay
Sekizinci Dairesince 30/11/2004 tarihinde onanmıştır. Karar düzeltme talebi,
aynı Dairenin 30/1/2006 tarihli ilamı ile reddedilmiştir. Onama kararı üzerine
davalı idarece başvurucunun İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydı
yapılmış ve başvurucu 17/7/2007 tarihinde anılan fakülteden mezun olmuştur.
9. Başvurucu Mahkeme kararını uygulamayan kamu görevlisi
aleyhine 18/9/2003 tarihinde maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. İstanbul
2. Asliye Hukuk Mahkemesi 23/10/2007 tarihli kararı ile davanın reddine karar
vermiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (Daire) 27/11/2008 tarihinde başvurucunun
maddi tazminat talebine yönelik temyiz itirazlarını reddetmiş, davalı idare
tarafından Mahkeme kararına uyulmadığı, başvurucu lehine manevi tazminata
hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile manevi tazminat yönünden anılan kararı
bozmuştur. Davalı vekilinin karar düzeltme talebi, Dairenin 8/10/2009 tarihli
ilamı ile reddedilmiştir.
10. Mahkemece 9/2/2010 tarihli karar ile 23/10/2007 tarihinde
verilen kararda direnilmesine ve başvurucunun manevi tazminat talebinin
reddine, maddi tazminat talebinin reddine dair verilen karar kesinleştiğinden
bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
11. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
20/10/2010 tarihinde davalı tarafından Mahkeme kararına uyulmadığı ve uygun bir
manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, önceki kararda direnilmesinin usul ve
yasaya aykırı olduğu gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekilinin karar düzeltme talebi Genel Kurulun 13/4/2011 tarihli ilamı
ile reddedilmiştir.
12. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada 25/10/2011
tarihli karar ile davanın kısmen kabulü ile 700 TL manevi tazminatın dava
tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar
verilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 13/11/2012 tarihli ilamı ile hukuka
aykırılığın niteliği ve derecesi gözönünde
bulundurulduğunda başvurucu lehine takdir edilen manevi tazminat miktarının
yeterli olmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
13. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada 1/11/2013
tarihli karar ile davanın kısmen kabülü ile 2.000 TL
manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile
davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"... Manevi tazminatın amacının yapılan işlem nedeniyle davacıda
oluşan üzüntünün giderilerekruhsal dengeyi sağlamak
olması ve bu amacının gerçekleştirilmesi için de zarar gören lehine takdir
edilecek manevi tazminatın takdirinde haksız fiilin işlendiği tarihtekisosyal ve ekonomik koşulların değerlendirilmesi,
bu tarihteki paranın ekonomik gücü ve kişinin üzüntüsü nedeniyle oluşan
yıpranmanın dikkate alınması gerektiği, takdir edilecek manevi tazminatın
miktarının amacı aşmaması gerektiği, dava konusu edilen işlemin gerçekleştiği
2002 yılında davacının üniversite öğrencisi, davalının ise İstanbul Üniversitesi
rektörü olması ve 2002 yılında aldığı maaşın net 1.198.720 TL, 2002 yılında
asgari ücretin ise 250.87 TL olması birlikte değerlendirilerek bozma ilamı
doğrultusunda takdir edilen miktar artırılmak suretiyle davacının davalıdan
2000 TL manevitazminat talep edebileceği kanaatiyle
hüküm kurulmuştur."
14. Karar Daire tarafından 14/4/2014 tarihinde onanmış,
başvurucunun karar düzeltme talebi 28/10/2014 tarihinde reddedilmiştir. Ret
kararı başvurucuya 3/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 23/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de bulunmadığı anlaşılan
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
20. Anılan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut başvuruda 11 yıl 1
aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Yargılamanın Sonucu
İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
22. Başvurucu, Mahkeme kararını uygulamayan kamu görevlisi
aleyhine 18/9/2003 tarihinde açtığı maddi ve manevi tazminat davasında İstanbul
2. Asliye Hukuk Mahkemesinin uzun süre tazminata hükmetmemek için direndiğini
iddia etmiştir. Başvurucu, uzun süren yargılamaya rağmen oldukça düşük bir
tazminata hükmedildiğini, bu itibarla yargı kararını uygulamayarak hukuk
fakültesini dört yıl geç bitirmesine sebep olan davalının ödüllendirildiğini,
kararın hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek eşitlik ilkesi ile adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
Başvurucunun ihlal iddialarının, yargı kararını uygulamayarak maddi ve manevi
zarara uğramasına sebep olan davalı aleyhine açtığı davada verilen kararın adil
olmadığına yönelik olduğu anlaşılmıştır. Başvurucunun şikâyetleri bir bütün
olarak adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması
bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya
açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Somut olayda İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 23/10/2007
tarihli kararı ile davanın reddine karar vermiş, karar Yargıtay 4. Hukuk
Dairesince 27/11/2008 tarihinde bozulmuştur. Mahkemece 9/2/2010 tarihli karar
ile 23/10/2007 tarihinde verilen kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/10/2010 tarihinde, direnme kararını usul ve
yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozması üzerine davanın kısmen kabulü ile 700
TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile
birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi
13/11/2012 tarihinde başvurucu lehine takdir edilen manevi tazminat miktarının
yeterli olmadığı gerekçesiyle kararı bozmuş, İstanbul 2. Asliye Hukuk
Mahkemesinin 1/11/2013 tarihli kararı ile iddia, savunma, tarafların sosyal ve
ekonomik durumları ile tüm dosya kapsamı incelenerek ilgili kısmı yukarıda
belirtilen (§ 13) gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile 2.000 TL manevi
tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte
davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
26. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece
mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının
kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Eğitim Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
28. Başvurucu üniversiteler arası yatay geçiş isteğinin
reddedilmesi üzerine idari işlemin iptali talebiyle açtığı davada verilen
yürütmenin durdurulması kararının uygulanmaması nedeniyle hukuk fakültesini
dört yıl geç bitirmek zorunda bırakıldığını belirterek eğitim hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012,
§ 17).
30. Somut olayda başvurucunun, üniversiteler arası yatay geçiş
isteğinin reddedilmesi üzerine idari işlemin iptali ve yürütülmesinin
durdurulması talebiyle dava açtığı, İstanbul 2. İdare Mahkemesince anılan
işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği; ancak, ilgili kamu
görevlisi tarafından Mahkeme kararının gereğinin yasal süresi içinde yerine
getirilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece 19/11/2003 tarihinde idari işlemin
iptaline karar verildiği, kararın Danıştay Sekizinci Dairesince 30/11/2004
tarihinde onandığı tespit edilmiştir. Karar düzeltme talebinin 30/1/2006
tarihinde reddedildiği, bu itibarla anılan kararın 23/9/2012 tarihinden önce
kesinleştiği belirlenmiştir. Diğer taraftan, onama kararı üzerine davalı
idarece Mahkeme kararının gereği yerine getirilerek başvurucunun İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydının yapıldığı ve başvurucunun 17/7/2007 tarihinde
anılan fakülteden mezun olduğu anlaşılmıştır.
31. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
32. 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
33. Başvurucu, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
34. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
35. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında dava konusu hukuki menfaat de dikkate alınarak başvurucuya net
10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
36. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucu
itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Eğitim hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesine
(E.2013/370, K.2013/452) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
23/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.