Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2014/15018
Karar No: 2014/15018
Karar Tarihi: 8/3/2017

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET BİLEKLİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/15018)

 

Karar Tarihi: 8/3/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör Yrd.

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Ahmet BİLEKLİ

Vekili

:

Av. Mesut BEŞTAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma ve mülkiyet haklarının; ret işlemine karşı açılan davaya ilişkin yargılama işlemlerinin adil olmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/9/2014 tarihinde Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/10/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu; Bingöl ili Genç ilçesi Doğanlı köyünde ikamet etmekte iken terör nedeniyle yaşadığı köyün boşaltıldığını, güvenlik kaygısı nedeniyle köyünü terk etmek zorunda kaldığını iddia etmiştir.

6. Başvurucu 29/12/2004 tarihinde 5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanması talebiyle Bingöl Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.

7. Komisyon 12/3/2007 tarihli ve 2007/2-252 sayılı kararında "...müracaatçıya; yığma kargir ev için 9.707,50 TL, yığma kargir ahır için 2.400,00 TL, arazi için 3.380,00 TL malvarlığına ulaşamama nedeniyle oluşan; toplam 15.487,50 TL ödenmesine..." karar vermiştir.

8. Başvurucu tarafından Komisyonun mal varlığı zararına ilişkin belirlediği tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle Elazığ 1. İdare Mahkemesinde dava açılmıştır.

9. Elazığ 1. İdare Mahkemesinin 29/5/2008 tarihli ve E.2007/1624, K.2008/1077 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline, tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; anılan karar Danıştay Onuncu Dairesinin 22/5/2009 tarihli ve E.2009/1387, K.2009/4754 sayılı kararı ile onanmış; Komisyon tarafından belirtilen iptal kararı üzerine yeniden karar alınmıştır.

10. Komisyon, 21/4/2010 tarihli ve 2010/1-2569 sayılı kararında Ahmet Bilekli adına yapılan araştırmada herhangi bir tapu kaydına rastlanmadığı bu durumda başvurucunun, 5233 sayılı Kanun kapsamına girmediği gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir.

11. Başvurucu tarafından Komisyon kararına karşı Elazığ 1. İdare Mahkemesinde tekrar dava açılmıştır.

12. Elazığ 1. İdare Mahkemesinin 7/12/2010 tarihli ve E.2010/898, K.2010/1689 sayılı kararı ile davanın reddine hükmedilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

 “...Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle Kanun kapsamında karşılanabilecek nitelikte maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerden ancak zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları hâlinde zararlarının tazmin edileceği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacı tarafından köyde bulunduğunu iddia ettiği malvarlığını güvenlik kaygısı nedeniyle köyünden göç etmek zorunda kaldığından bahisle zarara uğradığını ileri sürerek tazminini istemekte ise de, söz konusu malvarlığını kendi isteği ile çocukları adına kaydettiği ve tapu kayıtlarında malvarlığı çocukları üzerinde gözüktüğünden yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerden ancak zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları hâlinde zararlarının tazmin edileceğinden davacının başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davanın reddine...”

13. Başvurucunun temyizi üzerine Danıştay Onbeşinci Dairesinin 22/5/2013 tarihli ve E.2011/13883, K.2013/3661 sayılı ilamı ile kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği belirtilerek onanmasına karar verilmiştir.

14. Başvurucu karar düzeltme talebinde bulunmuş; aynı Dairenin 27/5/2014 tarihli ve E.2013/12228, K.2014/4212 sayılı ilamı ile başvurucunun talebi reddedilmiştir. Karar düzeltme kararı, başvurucuya 14/8/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 10/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

16. 5233 sayılı Kanun’un 1., 2., 4., 6., 7., 8., geçici 1., geçici 3., geçici 4. maddeleri, 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Karar’ın 1. maddesi, Danıştay Onuncu Dairesinin 30/12/2008 tarihli ve E.2008/4141, K.2008/9584 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 31/12/2008 tarihli ve E.2008/5548, K.2008/9733 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/2/2009 tarihli ve E.2008/6679, K.2009/1227 sayılı kararı (Celal Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014, §§ 15-28).

17. 5233 sayılı Kanun’un 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değişik 9. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

 “Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın;

 a) Yaralananlara altı katı tutarını geçmemek üzere yaralanma derecesine göre,

 b) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından üçüncü derece olarak tespit edilenlere dört katından yirmidört katı tutarına kadar,

c) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından ikinci derece olarak tespit edilenlere yirmibeş katından kırksekiz katı tutarına kadar,

d) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından birinci derece olarak tespit edilenlere kırkdokuz katından yetmişiki katı tutarına kadar,

e) Ölenlerin mirasçılarına elli katı tutarında,

Nakdî ödeme yapılır.

Birinci fıkranın (e) bendine göre belirlenen nakdî ödemenin mirasçılara intikalinde 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun mirasa ilişkin hükümleri uygulanır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 8/3/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu; terör örgütüne yönelik operasyonlardan dolayı güvenlik kaygısıyla köylerinin boşaltıldığını, uğradığı zararların karşılanması amacıyla yaptığı başvuru sonucunda zararların eksik hesaplandığını, köyden ayrılması neticesinde mal varlığı zararına uğradığını, başvuruya konu taşınmazlarının, köyde kadastro işleminin yapılması neticesinde kendi isteği ile çocukları adına kaydedildiğini; ancak, bu durumun zararlarının karşılanmayacağı anlamına gelmediğini, devletin can ve mal güvenliğini sağlayamadığını, açılan davadan sonuç alamadığını belirterek Anayasanın 17., 19., 35., 41., 42. ve 125. maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmiş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

20. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararlarının tazmini amacıyla açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 17., 19., 35., 41., 42. ve 125. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini iddia ettiği anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

21. Başvurucu, Komisyonca verilen kararın akabinde açtığı davadan sonuç alamadığını, göç etmeye mecbur kalması nedeni ile mal varlığına ulaşamadığını, tarım, hayvancılık ve diğer köy geçim kaynaklarından mahrum kaldığını, anılan zararlara köy boşaltma eylemleri ile sebebiyet verilmiş olmasına rağmen zararlarının tazmin edilmediğini, başvuruya konu taşınmazlarının köyde kadastro işleminin yapılması neticesinde kendi isteği ile çocukları adına kaydedildiğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyetçi olmuş; yargılama sürecinde yapılan incelemeler ve lehine olmayan yargı kararı temeline dayandırıldığı tespit edilen bu iddiaların Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

22. Anayasa"nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında bireysel başvurulara ilişkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 24).

23. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, § 26).

24. Başvurucu, maddi vakıa ve delillerin hatalı takdiri neticesinde zararının eksik hesaplandığını ve davasının reddedildiğini, bu kapsamda Derece Mahkemesince delillerin takdirinin hatalı ve hükmün sonuç itibarıyla hukuka aykırı olduğunu belirtmekte olup başvurucunun iddialarının özünün Derece Mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

25. Başvuru konusu İdare Mahkemesi kararında, Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle Kanun kapsamında karşılanabilecek nitelikte maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerden ancak zarar görenlerin, mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları hâlinde zararlarının tazmin edileceği, somut olayda da güvenlik kaygısı nedeniyle köyünden göç etmek zorunda kaldığından bahisle zarara uğradığını ileri sürerek zararının tazminini istemekte ise de söz konusu mal varlığınıkendi isteği ile çocukları adına kaydettiği ve tapu kayıtlarında mal varlığı çocukları üzerinde gözüktüğünden yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerden ancak zarar görenlerin, mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları hâlinde zararları tazmin edileceğinden, başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Başvurucunun iddiaları temyiz merciince de incelenip reddedilmek suretiyle yerel Mahkeme kararı onanmış, karar düzeltme talebi ise reddedilmiştir.

26. Anılan Derece Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere tapuda taşınmazların malikinin başvurucunun çocuklarının gözükmesi, başvurucu adına kayıtlı taşınmazın olmaması, neticesinde Mahkemece de belirtildiği gibi tazminat talep etme hakkının malik üzerinde olmasından dolayı çocukları talep ettiği takdirde tazminat talepleri değerlendirilebileceğinden başvurucunun davasının reddedilmesine ilişkin kararda açık bir keyfîlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

27. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, .

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/3/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi