Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2014/18838
Karar No: 2014/18838
Karar Tarihi: 8/3/2017

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

METİN ÖZTÜRK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/18838)

 

Karar Tarihi: 8/3/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Yakup MACİT

Başvurucu

:

Metin ÖZTÜRK

Vekili

:

Av. Gökçe GARİPCAN OCAK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, feragat gerekçesiyle temyiz talebinin reddedilmesinden dolayı mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 1/12/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. 1/11/2006 tarihli sözleşme ile İstanbul"daki N.M. İlköğretim Okulu kantinini işletmekte olan başvurucu ile Okul Aile Birliği arasında ihtilaf çıkmış, başvurucu hakkında tahliye işlemi başlatılması üzerine başvurucu, tahliyenin durdurulması için İstanbul 18. Sulh Hukuk Mahkemesinden ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur.

9. İstanbul 18. Sulh Hukuk Mahkemesi 11/4/2013 tarihli kararla başvurucunun tahliye işlemini tedbiren durdurmuştur.

10. Başvurucu, okul kantinini kira sözleşmesi kapsamında işlettiğini, sözleşmeye göre feshi gerektiren nedenler yoksa sözleşmenin beş yıl süreye kadar uzatılabileceğini, bu noktada kazanılmış hakkı olduğunu, sözleşmenin yenilenmesi gerektiği hâlde okul idaresince haksız olarak feshedildiğini belirterek kiracılık sıfatının tespiti ile el atmanın önlenmesi davası açmıştır.

11. İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin (Mahkeme) 12/3/2013 tarihli kararı ile taraflar arasındaki sözleşmenin en son 1/11/2011 tarihinde yenilendiği ve 1/11/2012 tarihinde sona erdiği, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu"nun 75. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, başvurucunun taşınmazda fuzuli şagil konumunda ve bu nedenle de taşınmazı tahliye etmek zorunda olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği gibi, 2886 sayılı Kanun"a göre kira süresinin dolması ile sözleşmenin sona ereceği, davada 18/5/1955 tarihli ve 6570 sayılı mülga Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun"un 11. maddesinin davada uygulanma yerinin olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

12. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 24/3/2014 tarihli ilamında, hükmün davacı vekiline 10/4/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, Mahkemece 18/4/2013 tarihli tutanakla davacı vekilinin 11/4/2013 tarihli temyizden feragat ettiğini bildirir dilekçesini mahallî mahkemeye verdiğini ve kimlik tespitinin yapıldığını, temyizden feragat dilekçesinin dosya içine konulduğunu, daha sonra davalı vekilinin 12/4/2013 tarihinde Mahkemeye müracaatı sonucu yapılan incelemede davacı vekilinin temyizden feragat dilekçesinin olmadığına dair mahkeme hâkimi, yazı işleri müdürü ve davalı vekilinin imzası ile tutanak tutulduğunun anlaşıldığını, tutanağa göre davacı vekili temyizden feragat ettiği hâlde 15/4/2013 tarihinde temyiz dilekçesi verdiğinin görüldüğünü, Mahkemece tutulan tutanağa göre davacı vekilinin hükmün tebliğinden sonra temyizinden vazgeçmesi ile hükmün kesinleştiğini, kesin hüküm hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağını belirterek başvurucunun temyiz dilekçesinin reddine karar vermiştir.

13. Karar düzeltme talebi, aynı Dairenin 8/9/2014 tarihli ilamı ile reddedilmiştir.

14. Ret kararı 3/11/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 1/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

1. Kanun Hükümleri

15. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi şöyledir:

"(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır."

16. 6100 sayılı Kanun"un 349. maddesi şöyledir:

"Taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma hakkından feragat edemez.

Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur."

17. 6100 sayılı Kanun"un 445. maddesi şöyledir:

"Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir. Dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hâllerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır.

Elektronik ortamda, güvenli elektronik imza kullanılarak dava açılabilir, harç ve avans ödenebilir, dava dosyaları incelenebilir. Bu Kanun kapsamında fizikî olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgeler güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanabilir ve gönderilebilir. Güvenli elektronik imza ile oluşturulan tutanak ve belgeler ayrıca fizikî olarak gönderilmez, belge örneği aranmaz.

Elektronik ortamdan fizikî örnek çıkartılması gereken hâllerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanır ve mühürlenir.

Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.

Mahkemelerde görülmekte olan dava, çekişmesiz yargı, geçici hukuki koruma ve diğer tüm işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."

18. 3/4/2012 tarihli ve 28253 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren mülga Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği"nin (Yönetmelik) 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

(6) Tutanak, belge ve kararlar elektronik ortamda düzenlenir ve gerekli olanlar ilgilileri tarafından güvenli elektronik imza ile imzalanır...

(7) Teknik nedenlerle fizikî olarak düzenlenen belge veya kararlar, engelin ortadan kalkmasından sonra derhal elektronik ortama aktarılır...

..."

19. Temyiz hakkından vazgeçme hususunda 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun genel sistematiği içinde kıyasen uygulamaya esas alınan 535. maddesi şöyledir:

"İki tarafın iadei muhakemeden ve 533 üncü maddede muayyen şeraitin tahakkuku halinde temyizden feragatleri hakkında evelce akdedecekleri mukavele keenlemyekündur."

2. Yargıtay Kararları

20. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 5/4/2007 tarihli ve E.2007/960, K.2007/3411 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

Hükmü temyiz eden davacı vekili ile davalı H.Y. mahkemeye sundukları27/3/2007 tarihli müşterek tanzim edilmiş dilekçelerinde temyiz taleplerinden vazgeçtiklerini belirtmişlerdir.

Yazı İşleri Müdürü tarafından davalı H.Y.nin kimlik kontrolü yapılmasına karşın davacı vekilinin kimlik tespiti yapılmadığı görülmüştür.

Bu nedenle temyizden vazgeçme dilekçesindeki imzanın ve içeriğinin davacı vekiline ait olup olmadığının belirlenmesinden sonra yeniden gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine, ÇEVRİLMESİNE, [5/4/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi]"

21. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 19/6/2006 tarihli ve E.2006/10603, K.2006/13233 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

Vekaletnamesinde temyizden vazgeçme yetkisi de bulunan alacaklı vekilinin 9/3/2006 ve 4/5/2006 tarihli temyizden vazgeçme dilekçesi gereği temyiz dilekçesinin REDDİNE, [19.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.]"

B. Uluslararası Hukuk

22. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde, görülmesini isteme hakkına sahiptir...”

23. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mahkemeye erişim hakkının, Sözleşme"nin 6. maddesinde yerini bulan güvencelerin doğal bir parçası olduğunu (bkz. Lawyer Partners A.S./Slovakya, B. No: 54252/07, 16/6/2009, § 52), bu kapsamda herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ile ilgili her türlü iddiasını bir mahkeme veya yargı önüne getirme hakkının güvence altına alındığını (bkz. Golder/Birleşik Krallık, B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 36), Sözleşme"nin 6. maddesinde, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkının güvence altına alınmadığını; ancak, devletin kendi takdirine bağlı olarak taraflara kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı tanıması durumunda kanun yolu başvurusunu inceleyen mahkeme önünde uygulanan muhakeme usulünün bu ilkelere uygun olması gerektiğini belirtmiştir (bkz. Delcourt/Belçika, B. No: 2689/65, 17/1/1970, § 25).

24. Bu değerlendirmeye benzer şekilde AİHM, bir hukuk davasında bölge adliye mahkemesinin kararına yönelik itirazın reddedilmesi nedeniyle yapılan başvuruyu mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirererek kanun yolu incelenmesinde uygulanacak usulün Sözleşme"nin 6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir (bkz. Mushta/Ukrayna, B. No: 8863/06, 18/11/2010, § 39).

25. AİHM, mahkemeye erişim hakkına yönelik birtakım sınırlandırmaların kabul edilebileceğini; ancak, yasa veya uygulamayla getirilen sınırlamaların meşru bir amaca yönelik olmadığı veya kullanılan yöntem ile ulaşılması hedeflenen amaç arasında makul bir orantısallık ilişkisinin bulunmadığı durumlarda kısıtlamaların Sözleşme"nin 6. maddesinin birinci fıkrasına uygun olmayacağını belirtmiştir (bkz. Ashıngdane/Birleşik Krallık,B. No: 8225/78, 28/5/1985, § 57).

26. AİHM, usul kurallarının katı bir biçimde uygulanması sonucu uyuşmazlıklara ilişkin taleplerin yargı önünde ileri sürülememesi meselesini mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelemiş; bu tür kısıtlamaların bireylerin mahkemeye erişiminin etkili ve pratik olmasının önünde engel oluşturduğunu belirtmiştir. Walchli/Fransa davasında, ceza mahkemesi kararını temyiz eden başvurucunun talebinin yasal prosedüre uygun olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine Sözleşme"nin 6. maddesi kapsamında şikâyette bulunulmuş; AİHM, başvuruyu mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirerek mahkemelerin usul kurallarını uygularken bir yandan adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek aşırı şekilcilikten ve usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurabilecek aşırı esneklikten kaçınmaları gerektiğini belirtmiş; somut olayda yerel mahkemelerin başvuru prosedürünü düzenleyen usule ilişkin şartlarla ilgili aşırı şekilci yaklaşım sergilediğini belirterek Sözleşme"nin 6. maddesinin birinci fıkrasının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır (B. No: 35787/03, 26/7/2007, §§ 29-30).

27. Yine Sotiris and Nikos Koutras Attee/Yunanistan davasında başvurucu şirket otel inşaatı için devletten sübvansiyon talebinde bulunmuş ancak talebi reddedilmiştir. Başvurucu kararın iptali için başka bir resmî merci vasıtasıyla Yüksek İdare Mahkemesine başvurmuş, dilekçedeki birtakım şekli eksiklikler gerekçe gösterilerek itirazı reddedilmiştir. AİHM bu başvuruda, itiraz ve temyize ilişkin kabul edilebilirlik koşullarında düzenleme yapmada devletlerin takdir yetkisinin bulunduğunu, bu alandaki düzenlemelerin adalete uygun bir yönetimin sağlanması için gerekli olduğunu; ancak, sınırlamaların hakkın özüne zarar vermemesi gerektiğini belirterek somut olay açısından iç hukuktaki itiraz usulünde başka bir resmî merci vasıtasıyla Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkının verildiğini, temyiz dilekçesindeki eksikliğin başvurucudan kaynaklanmadığını ve sorumluluğun yetkili otoriteye ait olduğunu, bu açıdan yerel mahkemenin aşırı şekilci yaklaşımla yaptığı değerlendirmede başvurucunun mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahalede bulunulduğunu belirterek Sözleşme"nin 6. maddesinin birinci fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiştir (B. No: 39442/98, 16/11/2000, §§ 19-23).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

28. Mahkemenin 8/3/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

29. Başvurucu 15/4/2013 tarihli dilekçe ile kararı temyiz ettiği hâlde temyizden vazgeçme dilekçesi verdiğine ilişkin tutulan tutanağa itibar edilerek temyiz incelemesinin yapılmadığını, benzer davalarda davanın kabul edilmesi gerektiği yönünde Yargıtay içtihatları olduğunu, bu açıdan kararın usul ve kanuna aykırı olarak verildiğini belirterek Anayasa"nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, yeniden yargılama ve tazminat talebinde bulunmuştur.

2. Değerlendirme

30. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özünün dosyada mevcut olmayan bir vazgeçme dilekçesi esas alınarak temyiz talebinin reddedilmesi nedeniyle kanun yoluna başvurma hakkından yoksun bırakılmasına yönelik olmasından dolayı iddia, adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

32. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

33. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.

34. Anayasa"nın 36. maddesine 2001 yılı değişiklikleriyle eklenen "adil yargılanma" ibaresine ilişkin gerekçede, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerce güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Sözleşme"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının güvencelerinden birini de mahkemeye erişim hakkı oluşturmaktadır.

35. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin zararını giderebilmesinin en etkili yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir (AYM, E.2014/76,K.2014/142, 11/9/2014).

36. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Mahkemeye erişme hakkı sadece ilk derece mahkemesine dava açma hakkını değil eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir (Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, § 49).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

37. Başvurucu, yasal süre içinde temyiz talebinde bulunmasına rağmen temyiz hakkından vazgeçme dilekçesi verdiğine dair Mahkemece tutulan tutanağa itibar edilerek talebinin reddedildiğini, bu suretle temyiz hakkının engellendiğini iddia etmiştir.

38. Somut olayda tartışılması gereken mesele Yargıtayın başvurucunun bilgisi dışında tutulan bir tutanağa dayanarak temyiz dilekçesini reddetmesinin başvurucunun mahkemeye erişimine orantısız bir müdahale oluşturup oluşturmadığının tespitidir.

39. Başvuruya konu davada Mahkemenin 12/3/2013 tarihinde davanın reddine karar verdiği, kararın 10/4/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği, başvurucunun 15/4/2013 tarihli dilekçesi ile kararı temyiz ettiği ve aynı tarihte temyiz harcını yatırdığı; ancak, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 24/3/2014 tarihli ilamı ile başvurucunun 11/4/2013 tarihinde temyizden vazgeçme dilekçesi verdiğine dair tutulan tutanağa göre hükmün kesinleştiği, kesinleşmiş karara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı belirtilerek dilekçenin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

40. Yargıtay kararına esas alınan Mahkeme hâkimi, yazı işleri müdürü ve davalı vekili A.Ç. tarafından imzalanan 18/4/2013 tarihli tutanak şöyledir:

"Yukarıda esas numarası yazılı mahkememiz dosyasında davacı Metin Öztürk vekili Av. Gökçe Garipcan Ocak mahkememiz tarafından verilen 12/3/2013 tarihli ve E.2013/50, K.2013/124 sayılı ilamı temyiz etmeyeceğine dair 11/4/2013 tarihli dilekçesini ibraz etmiş olup temyizden feragat dilekçesine kimlik tespiti mahkememizce yapılmıştır. Temyizden feragat dilekçesinin dosyaya konduğu mahkememiz yazı işleri müdürü ve zabıt katiplerinin görgüsü ve bilgisi dahilindedir.

Ancak daha sonra davalı vekili Av. A. Ç.nin ibraz ettiği 12/4/2013 havale tarihli dilekçesi üzerine dosyada yapılan inceleme sonucundan yukarıda belirtilen temyizden feragat dilekçesinin dosya içerisinde olmadığının görüldüğüne dair iş bu tutanak birlikte tanzim edilerek imzalanmıştır."

41. Başvuru konusu olay tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı mülga Kanun"da mahkeme kararlarına yönelik kanun yollarından vazgeçmeyle ilgili bir düzenleme bulunmadığı; ancak, 1086 sayılı mülga Kanun"un 535. maddesinde tahkimle ilgili olarak temyiz haklarından feragat edecekleri hususunda taraflarca daha önce yapılan sözleşmenin geçersiz olduğunun belirtildiği, bu açıdan tarafların iradelerine öncelik verilen tahkim usulünde yasaklanan bu durumun evleviyetle mahkeme kararlarına karşı yapılacak temyiz başvurularında da uygulanacağının yerleşik yargısal uygulamalarla benimsendiği anlaşılmıştır.

42. Başvurucu tutanakta belirtilen 11/4/2013 tarihli temyizden vazgeçme dilekçesini dosyaya sunmadığını, dosyada mevcut olmayan bir dilekçenin var olduğuna imzası bulunmayan bir tutanakla kanaat getirildiğini, bu suretle temyiz hakkının elinden alındığını iddia etmiştir.

43. 6100 sayılı Kanun"un 445. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, fizikî olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgelerin güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanabileceği belirtilmiştir.

44. Olay tarihinde yürürlükte olan mülga Yönetmelik"in 5. maddesinin (6) ve (7) numaralı fıkralarında, yargılama sırasında dosyadaki tutanak, belge ve kararların UYAP ortamında düzenleneceği, teknik nedenlerle fizikî olarak düzenlenen belge veya kararların engelin ortadan kalkmasından sonra derhal UYAP"a aktarılacağı belirtilmiştir.

45. Anayasa Mahkemesi mahkemeye erişim hakkı kapsamında yaptığı değerlendirmelerde bireysel başvuruda usul kurallarının uygulanması konusunda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin denetlenemeyeceğini, usule ilişkin uygulamanın kişinin mahkemeye erişim hakkını Anayasa’ya aykırı olarak kısıtlayıp kısıtlamadığının gözönüne alınacağını belirtmiştir (Neriman Polat, B. No: 2012/1223, 5/11/2014, § 33). Dolayısıyla yargısal süreçte başvurucunun temyiz hakkının bulunmadığına yönelik olarak yapılan değerlendirme ve bu kapsamda mahkemece uygulanan yöntemin, başka bir deyişle düzenlenen tutanağın doğruluğu veya mevzuata uygunluğundan ziyade bunun etkilerinin başvurucunun mahkemeye erişimini ne ölçüde etkilediğinin gözönüne alınması gerekmektedir.

46. Başvuru konusu dava tarihinden önce süregelen yargısal uygulamalardan, temyiz hakkından vazgeçen tarafın mahkeme kalemince kimlik tespitinin yapılarak dilekçenin işleme konulduğu ve bu yöndeki uygulamalarda şekli şartlara sıkı bir şekilde riayet edildiği (bkz. §§ 20-21) anlaşılmaktadır.

47. Başvurucunun temyiz talebi Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 24/3/2013 tarihli ilamı ile Mahkemece düzenlenen 18/4/2013 tarihli tutanağa göre başvurucunun temyiz hakkından vazgeçtiği, bu suretle hükmün kesinleştiği gerekçesi ile reddedilmiştir (bkz.§ 12).

48. Yukarıda belirtilen tespitler ışığında 10/4/2013 tarihinde İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararını tebellüğ eden başvurucunun 15/4/2013 tarihinde harcı yatırarak temyiz talebinde bulunmasına rağmen Mahkeme yetkilileri ile davalı vekilince düzenlenen tutanağa göre temyizden vazgeçme dilekçesi verdiği kabul edilerek talebinin reddedilmesinin öngörülebilirlik sınırları içinde değerlendirilemeyeceği, fiziki olarak dosyada mevcut olmadığı gibi elektronik ortama da aktarılmayan feragat dilekçesinin sonuçlarının başvurucuya yükletilmesine neden olan Yargıtay yorumunun başvurucunun kanun yolunu kullanması imkânını ortadan kaldırdığı, başvurucu üzerinde ağır bir yüke sebep olduğu, bu açıdan adil yargılanma hakkına ilişkin bir güvence olan Mahkemeye erişim hakkından vazgeçildiğinin bu şekilde tespit ve kabul edilmesinin hakkın özüne dokunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

49. Yukarıda açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

50. Başvurucu; başvuru konusu davada kararın usul ve kanuna aykırı olarak verildiğini, delillerinin dikkate alınmadığını, emsal davalarda farklı yönde verilen Yargıtay kararları olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

51. Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği tespit edilerek ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için dava dosyasının ilgili Mahkemeye gönderilmesine karar verildiğinden başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamında ileri sürdüğü diğer şikâyetler hakkında ayrıca değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

C. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden

52. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1)Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortada kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

53. Başvurucu, yeniden yargılama ve zararlarının karşılanması açısından tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

54. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

55. Mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin Yargıtay ilgili Dairesine gönderilmek üzere İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

56. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla ilgili Yargıtay Dairesine gönderilmek üzere İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesine (E.2013/50, K.2013/124) GÖNDERİLMESİNE,

D. Yeniden yargılama kararı verilmekle başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/3/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi