Esas No: 2014/14993
Karar No: 2014/14993
Karar Tarihi: 9/3/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
İSMAİL ADİYAMAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/14993) |
|
Karar Tarihi: 9/3/2017 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör Yrd. |
: |
Leyla Nur
ODUNCU |
Başvurucu |
: |
İsmail
ADİYAMAN |
Vekili |
: |
Av. Mehmet
Sinan YİĞİT |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden
Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun
makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ve mülkiyet
hakkının; birçok başvuru hakkında karar verilmiş ve ödemeler yapılmış olmasına
rağmen başvuru hakkında henüz karar verilmemiş olması nedeniyle eşitlik
ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 27/5/2015 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
10/6/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın
görüşüne karşı beyanlarını 23/6/2015 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, Şırnak ili Beytüşşebap ilçesi Tuzluca köyünde
ikamet etmekte iken yerleşim yerinde yaşanan terör olayları nedeniyle 1989
yılında yerleşim yerini terk etmek zorunda kaldığını beyan etmiştir.
10. Başvurucu 7/9/2006 tarihinde 5233 sayılı Kanun kapsamına
giren zararlarının karşılanması talebiyle Şırnak Valiliği Zarar Tespit
Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.
11. Bireysel başvuru tarihi itibarıyla dosya, Komisyon
aşamasında derdest olup başvurucu vekili tarafından 16/9/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. İlgili Hukuk
12. 5233 sayılı Kanun’un 1., 2., 4., 6., 7., 8., geçici 1.,
geçici 3., geçici 4. maddeleri; 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar
Kurulu kararı ek kararın 1. maddesi.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 9/3/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, Şırnak ili Beytüşşebap ilçesi Tuzluca köyünde
ikamet etmekte iken meydana gelen terör olayları nedeniyle 1989 yılında köyünü
terk etmek zorunda kaldığını, söz konusu köyü terk olayı nedeniyle uğradığı
zararların karşılanması istemiyle 5233 Kanun kapsamında 7/9/2006 tarihinde
Komisyona başvurmasına rağmen Komisyon tarafından olumlu ya da olumsuz herhangi
bir karar verilmediğini, dosyanın yoğun bir araştırmayı gerektirir yapıda
olmamasına rağmen uzun süredir karara bağlanmadığını, bu nedenle makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğini, Komisyona yapılan başvuruların birçoğunun
sonuca bağlanmasına ve çevre köylerde yaşayan kişilerin bazılarının
zararlarının ödenmiş olmasına rağmen kendi başvurusu hakkında karar dahi
verilmemesi nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini, başvurusunun uzun
zamandır karara bağlanmamış olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
a. Eşitlik İlkesinin
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Başvurucu, Komisyona yapılan başka başvurular hakkında karar
verilmiş; bu kapsamda ödemeler yapılmış olmasına rağmen 5233 sayılı Kanun
kapsamında yaptığı giderim talebi hakkında henüz bir karar verilmemiş olması
nedeniyle Anayasa’nın 10. maddesinde tanımlanan eşitlik ilkesinin ihlal
edildiğini iddia etmiştir.
16. 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurularda, tazminat
taleplerinin reddedilmesi nedeniyle ayrımcılığa maruz kalındığı iddiası daha
önce bireysel başvuruya konu olmuş ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği
kararlarında başvurucuların kendilerine hangi temele dayalı olarak ayrımcılık
yapıldığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadıkları gibi belirtilen
iddialarını temellendirecek herhangi bir somut bulgu ve kanıt da sunmamış
oldukları dikkate alınarak başvurucuların anılan iddialarının açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul
edilemez olduğu sonucuna varılmıştır (Mesude
Yaşar, B. No: 2013/2738, 16/7/2014, §§ 43-48; Cahit Tekin, B. No: 2013/2744, 16/7/2014,
§§ 39-44).
17. Somut başvuru açısından yapıldığı iddia edilen ayrımcılığın
hangi temele dayalı olduğuna dair bir beyanda bulunulmadığı, belirtilen
iddiaları temellendirecek herhangi bir somut bulgu ve kanıt sunulmadığı gibi
farklı karar verilmesini gerektiren bir yön de bulunmamaktadır.
18. Açıklanan nedenlerle başvurucunun eşitlik ilkesinin ihlal
edildiği iddiasının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Mülkiyet Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
19. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle mal varlığı
zararının tazmin edilmemesinden kaynaklı olarak Anayasa"nın 35. maddesinde
tanımlanan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
20. Bakanlık görüşünde, başvurucunun başvurusunun Komisyon
önünde derdest olduğunu, bu bağlamda kanunda öngörülmüş olan başvuru yollarının
tamamı tüketilmeksizin bireysel başvuruda bulunulduğu hususlarının kabul
edilebilirlik aşamasında gözönünde bulundurulması
gerektiği ifade edilmiştir.
21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne verdiği cevapta başvuruları
hakkında Komisyonca karar verilmemiş olması nedeniyle yargısal yollara başvuru
yapılamadığını beyan etmiştir.
22. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak
iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara
sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni
göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek,
B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
23. Başvuru konusu olayda, başvurucu tarafından terör olayları
nedeniyle yerleşim yerinin terk edildiği iddiasıyla 5233 sayılı Kanun
kapsamında yapılmış olan başvurunun Komisyon önünde derdest olduğu
anlaşılmaktadır. Derdest olan idari süreç nazara alındığında başvurucunun hukuk
sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda
bulunduğu anlaşılmaktadır.
24. Açıklanan nedenlerle başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal
edildiği iddiasının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
c. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
26. Başvurucu, 5233 sayılı Kanun kapsamında ileri sürülen
giderim talebinin değerlendirilmesi hususundaki prosedürünün makul sürede
sonuçlandırılmaması nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan makul
sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
27. 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan müracaatlarda idari
yargı makamları nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesinin bu
konuda verdiği kararlarında komisyon ve yargılama aşamalarında geçen süreler
ile davanın tüm koşulları, karara bağlanan başvuru sayısı ve yargılama
sürecinde komisyon ve yargılama makamlarınca yapılan işlemler dikkate alınarak
uyuşmazlığın karara bağlanması konusunda kamu otoritelerine ve özellikle
yargılama organlarına atfedilebilecek bir gecikmenin olmadığı ve toplamda sekiz
yılın altında gerçekleşen başvuruların karara bağlanma süresinin makul sürede
yargılanma hakkının ihlaline yol açmadığı sonucuna ulaşılmıştır (Sabri Çetin, B. No: 2013/3007, 6/2/2014,
§§ 61-69; Mahmut Can Arslan, B.
No: 2013/3008, 6/2/2014, §§ 60-68; Mehmet
Gürgen, B. No: 2013/3202, 6/2/2014, §§ 58-66; Celal Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014,
§§ 58-66). Başvurunun kesin olarak karara bağlanmasının daha uzun bir sürede
gerçekleştiği ve bu durumun başvuruculara atfedilebilecek bir kusurdan
kaynaklanmadığı durumlarda ise makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır (İsmet Kaya,
B. No: 2013/2294, 8/5/2014, §§ 46-70).
28. Devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin
devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan değerlendirmeye esas
alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 52).
29. Somut davaya bir bütün olarak bakıldığında Komisyona başvuru
tarihi olan 7/9/2006 tarihi ile başlayan süreçte Komisyon incelemesinin hâlen
devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan 7/9/2006 tarihi ile başlayan ve devam
eden yaklaşık 10 yıl 4 aylık yargılamanın süresinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak
üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki
yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
32. Başvurucu, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
33. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
34. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 9.600 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
35. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 9.600 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Şırnak Zarar Tespit Komisyonuna (Dosya
No: 1597) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
9/3/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.